Welcome to Edebi Medeniyet : Ebedi Medeniyet   Hoparlörü tıklayıp seçtiğiniz alanı dinleyebilirsiniz Welcome to Edebi Medeniyet : Ebedi Medeniyet Powered By GSpeech
Edebi Medeniyet 
Ebedi Medeniyet
Ali Alper ÇETİN">
(Okuma süresi: 4 - 8 dakika)
Bunu okudun 0%
C:\Users\alialpercetin\Desktop\AHMED HAMDİ TANPINAR\ahmedhamdi-1.jpg
C:\Users\alialpercetin\Desktop\AHMED HAMDİ TANPINAR\ahmedhamdi-1.jpg

Ahmed Hamdi Tanpınar’ın en önemli denemelerinden biri olan Beş Şehir adlı kitabının ilk sayfası Ankara’yla başlıyor. Bu kitabın baş sayfasında şu cümleleri okuyoruz:

 “ Belki Milli Mücadele yıllarının bıraktığı bir tesirdir, belki doğrudan doğruya çelik zırhlarını giymiş ortada dolaşan bir eski zaman silâhşörüne benzeyen kalesinin telkinidir; Ankara, bana daima dâsitanî ve muharip göründü. Şurası var ki, şehrin vaziyeti de buna müsaittir. Daha uzaktan gözümüze çarpan iki yassı tepenin arasındaki geçidiyle tabiî bir istihkâm manzarasıdır. Bu his şehrin etrafında ve ona hâkim tepelerden bakarken pek küçük farklarla ancak değişir. Çankaya sırtları, Çiftlik, Baraj yolları, Etlik, Keçiören bağları velhasıl nerden bakarsanız bakınız, cam gibi keskin bir ışık altında bu kaleyi, bütün arazi terkiplerini kendisinde topladığı ufak hep aynı sükûnetle hâkim görürsünüz.”

Sayfaları çeviriyoruz. Yazar, bu kez Erzurum’dan konuşuyor:

“… Erzurum, Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metreden bakar. Şehrin macerası düşünülürse, bu yükseklik daima göz önünde tutulması gereken bir şey olur. Malazgirt Zaferi’nin açtığı gedikten yeni vatanına giren cetlerimizin ilk ilk fethettikleri büyük, merkezî şehirlerden biridir. Tarihimizin ikinci dönem yerinde, Millî Mücadele’nin ilk temeli gene Erzurum’da atılır. Her şeye rağmen hür, müstakil yaşamak iradesi, ilkin bu kartal yuvasında kanatlanır.”

Söz sırası Konya’ya gelmiştir. Konya, cümle cümle dökülür yazarın kaleminden:

“ Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serp çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bir serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğumuza uzaktan gülen bu rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk sultanlarının şehrinde bulursunuz…”

Ardından Bursa gelir. “Bursa’da Zaman” bir hoş zamandır. Kitaptan birkaç cümleyi okuyalım:

“Bursa’ya birkaç defa gittim ve her defasında kendimi daha ilk adımda bir efsaneye çok benzeyen bu tarihin içinde buldum. Zaman mefhumunu âdeta kaybettim ve daima, bu şehre ilk defa gider ve onu yeni baştan bir Türk şehri olarak kuran dedelerimizin yaşayışlarındaki halis tarafa hayran oldum”

“Onun “ Bursa’da Zaman” adlı şiiri de şöyledir:

Bursa’da eski bir cami avlusu,

Küçük şadırvanda şakırdayan su,

Orhan zamanında kalma bir duvar,

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Eliyor dört yana sakin bir günü.

Bir rüyada arta kalmasının hüznü

     

İçinde gülüyor bana derinden,

Sanki bir hatıra serinliğinden

Ovanın yeşili, göğün mavisi,

Ve mimarilerin en ilâhisi…

Bir zafer müjdesi burda her isim,

Yekpare bir anda gün, saat, mevsim

Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın,

Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın,

Güvercin başlıklı sessizlik bile

Çınlıyor bu eski zaman vehmiyle…

Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,

 Muradiye, sabrın acı meyvası,

Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,

Türbeler, camiler eski bahçeler.

Şanlı menkıbesi binlerce erin,

Sesi arşa çıkan hengâmelerin

Nakleder yâdını gelip geçene…

Bu hayalde uyur Bursa her gece;

Her sabah onunla uyanır, güller

Gümüş aydınlıkta serviler güler

Seri hülyasıyla çeşmelerinin.

        

Başındayım sanki bir mucizenin

Su sesi ve kanat şıkırtısından

Billûr bir âvize Bursa’da zaman.

        

Yeşil türbesini gezdik dün akşam,

Duyduk bir musiki gibi zamandan

Çinilerde sinmiş Kur’ân sesini

Fetih günlerinin sâf neşesini

Aydınlanmış buldum tebessümünle.

İsterdim bir eski yerde seninle

Başbaşa uyumak son uykumuzu.

Bu hayal içinde… ve ufkumuzu

Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk;

Havayı dolduran uhrevî ahenk.

        

Bir ilâh uykusu olur elbette

Ölüm bu tılsımlı edebiyette;

Belki de rüyası eski cedlerin

Beyaz bahçesinde su seslerinin

        

Kitabın sonuna doğru geliyoruz. Son söz İstanbul’undur. İstanbul’dan kısa bir pasaj okuyalım:

“İstanbul, ya hiç sevilmez; yahut çok sevilmiş bir kadın gibi sevilir, yani her hâline, her hususiyetine ayrı bir dikkatle çıldırarak sevilir. Bu güzelliklerde peyzajın kendisinden sonra, yahut onunla beraber en büyük pay, şüphesiz mimarînindir.  Bu üste üste hayal mevsimleri hep onun beyaz çiçeği etrafında, bu sessiz orkestranın nağmelerini biraz daha derinleştirmek, daha renkli, daha içten yapmak için açarlar. Lodos poyrazla, akşam sabahla, mevsimler birbiriyle âdeta bunun için yarış ederler…”

Beş ayrı şehirden görüntüler verdiğimiz bu satırlar, Türk edebiyatının tanınmış şairi, roman ve hikâye ustası Ahmed Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” adlı eserinden alınmıştır.

C:\Users\alialpercetin\Desktop\AHMED HAMDİ TANPINAR\ahmedhamdi-2.jpg

1901 yılında İstanbul’da doğan şair, doğduğu şehir İstanbul’a âşıktır.

1923 yılında Edebiyat Fakültesi’ni bitirerek edebiyat öğretmeni olan ve Anadolu’nun çeşitli liselerinde öğrenciler yetiştiren öğretmen Tanpınar, Anadolu’ya hayrandır.. Erzurum’u, Konya’sı, Kars’ı, Ardahan’ı, Adana’sı, İzmir’i ile Anadolu onun için keşfedilmemiş güzellikler ilkesidir. Bir cep feneri gibi Anadolu’yu aydınlattıkça, Anadolu büyür, güzelleşir, derinliğine konuşur.

Ahmed Hamdi Tanpınar, yıllarca Anadolu’yu dolaştıktan sonra İstanbul’a geldi. İstanbul Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı Profesörü oldu. Bir ara Maraş’tan milletvekili seçilmişti, ama o üniversitedeki bilim kürsüsüne dönmeyi, kafaları aydınlatmayı, ruhları süslemeyi uygun buldu, kürsüsüne döndü. En verimli bir çağında ardı ardına eserler vermeye devam ederken 24 Ocak 1962’de İstanbul’da öldü.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserleri İse;

Şiir:

Bütün Şiirleri (1976-1981)

Roman:

Mahur Beste (tefrika 1944 - basım 1975)

Huzur (1949-1983)

Sahnenin Dışındakiler (tefrika 1950- basım 1973)

Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1961-1977)

Ay'daki Kadın (ölümünden sonra 1987)

Öykü:

Abdullah Efendi'nin Rüyaları (1943-1983)

Yaz Yağmuru (1955-1983)

Hikâyeler (Kitaplaşmayan iki hikâyesiyle birlikte tüm öyküleri, 1983)

Deneme:

Beş Şehir (1946-2001)

Yaşadığım Gibi (1970-1977)

Araştırma-İnceleme:

Tevfik Fikret (1937-1944)

Namık Kemal (1942)

Edebiyat Üzerine Makaleler (1969-1977)

Yahya Kemal (1940-1982)

  1. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (Ancak birinci cildini tamamlayabildi,1942-1985)

Hakkında Yayımlanmış Eserler:

Tanpınar'ın Şiir Dünyası, Mehmet Kaplan (İÜ Edebiyat Fak. Yay.,1964; ikinci basım, Dergâh Yay.,1983)

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Mektupları, Zeynep Kerman (1974; genişletilmiş ikinci basım, 1992)

Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Seçmeler, Enis Batur (YKY, 1992)

Boşluğa Açılan Kapı, Haluk Sunat (Bağlam, 2004)

"Bir Gül Bu Karanlıklarda" Tanpınar Üzerine Yazılar. Hazırlayanlar: Abdullah Uçman, Handan İnci. Kitabevi, 2002.

Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa Hazırlayanlar: Zeynep Kerman, İnci Enginün. Dergâh Yay., 2007.

Ahmet Hamdi Tanpınar Hazırlayan: Ümit Meriç. Ufuk Kitapları, 2002.

Bir Hülya Adamının Romanı - Ahmet Hamdi Tanpınar Hazırlayan: Orhan Okay. Dergâh Yay., 2010.

Edebi Kişiliği:

  • Şiir, roman, öykü, deneme, inceleme gibi türlerde eserler vermiş ve edebiyat profesörlüğüne kadar yükselmiş sanatçımızdır.
  • Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, serbest şiirin moda olduğu bir dönemde heceye soluk aldırmıştır. Kendisi de sonraları serbest ölçü ile örnekler vermiştir.
  • Eserlerinde zaman temasını çok fazla önemseyen sanatçıda geçmiş, yaşanan an ve gelecek bir bütündür. “Bursa’da Zaman” şiirinde “Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında” diyen Tanpınar, zaman mefhumunun ne denli karmaşık ve çok katlı olarak algıladığını gözler önüne sermiştir. Bu zaman kavramı, etkilendiği Bergson felsefesinden kaynaklanmaktadır.
  • Eserlerinde bilinçaltı ve psikolojik anlar da son derece önemlidir. Romanlarında sadece bireysel değil toplumsal bilinçaltını da yakalamaya çalışmış, dış dünyadan daha çok bu bilinçaltıyla ilgilenmiştir. Tanpınar dış âlemi iç dünyasına aksettirerek kendi dünyasında değiştirip okuyucusuna aktarmıştır.
  • Şiirlerinde derin bir müzikalite kuran sanatçı; Ahmet Haşim, Yahya Kemal ve Fransız sembolistlerin etkisinde kalmış; zaman, rüya, bilinçaltı gibi temaları işlemesiyle sembolist özellikler göstermiştir.
  • Sanatçı kimliği yanında profesör unvanı ile yazdığı araştırma yazıları ve inceleme kitapları ile de günümüzde hâlâ çok sayıda araştırmacının yararlandığı bir isim olmuştur.
  • Doğu-Batı sorunu, yurt sevgisi, zaman, rüya, geçmişe özlem, İstanbul ve bilinçaltı Tanpınar’ın eserlerinin başlıca konularıdır.
  • Mecazlarla, soyut sözcüklerle dolu kendine özgü zengin bir cümle yapısı kurmuş, “Şiirlerimde sustuğum şeyleri roman ve hikâyelerimde anlatırım.” diyerek nesir dili ile şiir dili arasında büyük bir ayrım yapmamış, şiirde söylenemeyecek şeyleri romanlarında dile getirmiştir. Hikâye ve romanlarında şiirsel bir niteliğin olması bu durumdan kaynaklanmaktadır.
  • Bir şairin hayatı etrafında şekillenen Huzur en önemli romanıdır. Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanı ise toplumumuzdaki yanlış tutumları ironik bir bakış açısı ile ele aldığı tanınmış romanıdır. Ayrıca Beş Şehir adlı deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u anlatmıştır.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Tanpınar, çok yönlü bir insan ve sanatçıdır.
  • Roman, öykü, deneme, makale, edebiyat tarihi, şiir türlerinde eser vermiştir. Asıl önemli yanı şairliğidir. Öz şiir anlayışına sahiptir. Şiirlerinde Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’den etkilenmiştir.
  • İlk şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, daha sonra serbest ölçüye geçmiştir.
  • Fransız şairlerini yakından tanıyıp sembolistlerden etkilenmiştir.
  • Şiirlerinde “ahenk”e önem veren sanatçı, musiki ve his ağırlıklı şiirler de yazmıştır.
  • Şiirlerinde çok titiz davranmış, bu nedenle de az sayıda şiir yazmıştır.
  • Rüya, bilinçaltı ve zaman şiirlerindeki en önemli kavramlardır.
  • Şiirleri yalın bir dille yazmıştır. Şiirlerini kendine özgü sıfatlarla süslemiştir.
  • Zaman kavramı üzerinde duran sanatçı, tarihi konulardan uzak durmaya çalışmıştır ancak onun en önemli şiir olan “Bursa’da Zaman”da geçmişle bugünü birlikte anlamaya çalışmıştır.
  • Romanlarında geçmişe özlem temasını işlemiştir.
  • Tanpınar, “Şiirde sustuğum şeyleri roman ve hikâyemde anlatırım.” der.

Tanpınar Doğu ve Batı kültürlerini iyi bilen, bunların sentezine varan üstün bir sanat ve fikir adamımızdır. Çok sevdiği hocası Yahya Kemal’in etkisi altında kaldığını şu sözleriyle anlatır: “ Yahya Kemal’in derslerinden, ayrıca eski şiirlerin lezzetini tattım. Galib’i, Nedim’i, Bâkî’yi, Naili’yi ondan öğrendim ve sevdim. Yahya Kemal’in üzerimdeki asıl etkisi şiirlerindeki mükemmeliyet fikri ile dil güzelliğidir. Dilin kapısını bize o açtı..” Onun türüm türüm Anadolu kokan, Anadolu’yu dile getiren şiirlerinde kişiliğine özgü bir sembolizm vardır. Hikâyeleri ve romanları da öyle.. Yaz Yağmuru, Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü özlem dolu, sevgi dolu yurt intibalarını taşır.

C:\Users\alialpercetin\Desktop\AHMED HAMDİ TANPINAR\ahmedhamdi kabri.jpg

C:\Users\alialpercetin\Desktop\AHMED HAMDİ TANPINAR\ahmedhamdi kabri.jpg

Ahmed Hamdi Tanpınar kabri/ Aşiyan ve Rumelihisar mezarlığı

Ali Alper ÇETİN

Araştırmacı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Kaynakça:

Mehmet Önder: Anadolu’yu Aydınlatanlar, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, 1998 Ankara

www.turkedebiyati.org

Comments powered by CComment

About the Author

Ali Alper ÇETİN

More articles from this author

“NEVÂÎ TARZI”NDA KUŞLARLA YOLCULUK
Aşkın lisanıdır kuş dili. Manayı gizlemek için aşksızlardan, kuşlarda sır olmuştur. Yedi gök altında, yedi deniz üstünde yedi vadiyi aşmak ve Kaf dağına ulaşmak için çırpınanların dilidir. Peki bu maceraya “talip” olan kuşların içinde hangisidir ruhumuz? Ten kafesimizin içindeki can kuşu; talibi...
TARİH GEZGİNİ-24: GASPIRALI’NIN GÖZÜYLE “YENİ YIL BAYRAMI”
Yılbaşını bilmem ama her yılın sonunda çocukluğumdan beri süregelen “Yılbaşı kutlanmalı mı, kutlanmamalı mı?” tartışmalarının ülkemizde bir gelenek hâline geldiğini söyleyebilirim. Şayet Gaspıralı İsmail Bey’e kulak vereceksek bu tartışmanın bir tarafı olmaktan ziyade -evvela- bütün ön...
OKYANUSTAN GELEN SES
Bir pazartesi  günüydü. Dersteydim. Planlamış olduğum konser repertuarımın eserlerinden  birini  seslendiriyorduk. Makam Rast idi . 
BURSA’DA BEN: ÇOCUK NARKİSSOS ve YAŞLIı DİONYSOS
Bursa’nın, benim çocukluğuma bellek mekânı olarak yerleşmesinin tarihi, 1940’lardır. 1939’da babam Yahya Hikmet Yavuz’un, Orhangazi kaymakamlığına atandığında üç yaşımı yeni sürüyordum. Bütün bir İkinci Dünya Savaşı boyunca orada kaldığımız için, evin ‘dışarısı’ olarak tanıdığım ilk mekân,...
KÖYÜMDEN... GÖNLÜMDEN... (Aşık Cemal Divani)
Aşık Cemal Divani. Cemal Divani Erzurum'lu. Oltu'nun Duralar Köyünden. Köylüsü Aşık Mevlüt İhsani'nin çırağı. Cemal Divani günümüzün en iyi aşıklarından birisi. Aşıklar için şöyle diyor;
DERYÂYI SİM İÇİNDE ZÜMRÜT GERDANLIK
Bâb-ı Hümâyun… Sultan Üçüncü Ahmet Hân, güzel yüzünü ve mercan mevceli gözlerini annesi Râbia Gülnûş Emetullah Sultan’dan mı almış? Öyle olmasa ikindi güneşinin bu solgun saatinde varlığın orta yerinde dehrin gözleri gibi parlar mı bu çeşme? Asırlardır ebediyete akan bu sebil,...
prev
next

Aylak Kelimeler Nilgün Dağ Yayınevi Yayınları 1. Baskı, 2019 Ankara, 127 sayfa Eser, kelimelerin peşinde koşan bir yazarın tasvir ve açıklama düzeyinde kaleme aldığı ve okura idrak, anlam ve değer bağlamında katkı sunan bir kavramlar kitabıdır. Eserde yalnızca zamana ve şartlara yenik düşerek insanımızın fikri, hissi ve fiili dünyasından uzaklaşmış ve tefekkür dünyasının dışına düşmüş kavramlar değil; aynı zamanda kahir ekseriyetin maruz kaldığı/ettiği [?] bazı kavramlar da yer almaktadır. Her...

Şahitler Dergisinin 23. sayısı da dopdolu ve gündemi yakalayan içerikleriyle yayımlandı. Dergiye ücretsiz olarak makalemizin sonundaki linkten ulaşabilirsiniz. Bu sayıda neler var? Güncel Yazılar Laiklik Üzerine Mehmet MAKSUDOĞLU 3 Kudüs ve Yahudiler Mehmet DEMİRCİ 5 Yusuf AKÇURA’nın Beyrut Gözlemleri Fatih AKMAN 6 Bayram: Acılarımız Var, ama Sevinme Umudumuz da... Orhan ARSLAN 8 Kâinat ve Aşk Hilmiye KETENCİ 9 Kuma Gelen Kelimeler ve Jaguarlaşma Turgut GÜLER 12 Derdini Rabbine Açarak...

Halil Lütfî Dördüncü... İstanbul "Bab-ı âli'sinin ve Türk basının en renkli simalarından biri... 1953-54 yıllarında, İstanbul Gazetecilik Yüksek Okulunda, Basın Tekniği ve İncelemeleri dersimize gelirdi. O dönemde, diğer hocalarımız Burhan Toprak, Murat Uraz, Ziya Somar, Fehmi Yahya Tuna ve Hakkı Tarık Us gibi edip ve şahsiyetlerle birlikte Halil Lütfî Bey'den de çok şeyler öğrenmiştik. Halil Lütfî Bey, basın mesleğindeki bilgi ve tecrübeleriyle olduğu kadar, espirileri ve özellikle "cimn'liği...

Bestseller, yani çok satan popüler kitaplar üzerinde yapılan bir araştırma oldukça ilginç ve çarpıcı sonuçlar ortaya çıkarmış. Edebiyatta değişen yazım tekniklerinden en çok tercih edilen türlere, kahramanların mesleklerinden en çok kitap satılan ülkelere kadar pek çok ilgi çekici bilginin yer aldığı bu araştırma Dianna Dilworth tarafından, İngiltere'de yapılmış. ORTALAMA 375 SAYFA 1. Bestseller diye tabir edilen çok satan kitaplar, ortalama olarak 375 sayfa uzunluğunda oluyor. 2. Baş...

“Dağların Açık Yarası” çok derindir, hiç kapanmayacağa benzer. Kadim bir yaradır üstelik. Üç günlük dünyada “Ortadoğu’nun kanı çekilmiş damarlarındaki toprak kavgası” bitmez ne yazık ki. Bu coğrafyanın şiirlerinden dağ dağ acı sızar kaç vakittir bu yüzden. Acının coğrafyasında şiirin tam kalbindedir yara, kabuk bağlamaz asla.

W. Shakespeare’in Macbeth dramından yükselen bir feryad hatırlıyorum. Macbeth, dünya “cinâyet edebiyâtı”nın en tanınmış şâiri tarafından yaratılmış bir “saralı câni” tipi’dir. Yükselttiği feryâd da, aslında, onun vicdan azâbının sesidir: Macbeth, yerine geçmek emeliyle, İskoçya kıralı Duncan’ı öldürmüş, fakat, bir sara nöbeti esnâsında işlediği bu cinâyetin hemen ardından, vicdânının kulaklarına çarpan şu derin feryâdını duymuştu: Macbeth, uykuyu öldürdü!.. Masum uykuyu, ıztırâbı dindiren,...

Mehmet Niyazi Ağabey... 11 Mayıs 2020 Mehmet Niyazi Ağabey'in vefatının ikinci yılı idi. Niyazi Ağabey'in yaptıkları, yazdıkları kitapları, nasıl bir insan olduğu, konuşmaları internet sitelerinde bulunur. Ben de kendimce bir şeyler yazmak istedim. Mehmet Niyazi Ağabey'in ilk kitabını üniversite yıllarında okumuştum, 1980 öncesi. Daha sonra da diğer kitaplarını. Yıllar sonra da tanışmak kısmet olmuştu.

İlhan Berk'in o meşhur deyişiyle söylersek, 'harika' olurdu... Ölümünün 50. yılında, şu kadar sempozyumun, serginin, yazılıp çizilenin üstüne, sinemalarda şöyle dört başı mamur bir Yahya Kemal filmi izleyebilmeyi ne kadar isterdim! Yahya Kemal'in hayatı, böyle bir film için lazım gelen bütün malzemeyi fazlasıyla sağlıyor aslında.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer top oynarken eski harman içinde... Yuvarlandım yumak oldum; toparlandım, toprak oldum. Toprak evde buldum kazı... Kazı hancıya verdim, hancı bana mazı verdi... Mazıyı avcıya verdim, avcı bana tazı verdi... Tazıyı çobana verdim, çoban bana kuzu verdi... Kuzuyu kâtibe verdim, kâtip bana yazı verdi... Yazıyı dervişe verdim, derviş bana sazı verdi. Kimseye vermem bu sazı, ben çalarım bazı bazı, dinle benden, ince telden, söyleşelim tatlı dilden......

Tanzimat, meşrutiyet ve çok partili cıvımanın Türk devlet geleneğindeki on bin senelik şahsiyeti kaybettirdiği bir vakıa! Son otuz senedir de politikacılar, ve şıracı-bozacı veznindeki bir takım köşeci yazarların kullandığı çerden çöpten tophaneli ağzı sebebiyle bu menfilik sür’atle ivme kazanmaya devam ediyor. Türklük anlayışı ve Müslümanlık ile Anadolu topraklarına yeni bir şahsiyet kazandıran Oğuz Türkleri, bilhassa hükûmet tekniğini de on bin senelik Töre esası üzerine yükseltmişlerdi.

Eveli gün arabada giderken TRT Radyo Türkü'de bir türkü başladı; Söz: Feyzi Halıcı Ettiler dost nazarında, Esir göze kaşa beni... Hatıralar canlandı birden. Feyzi Halıcı Hocamın benim üzerimde hakkı çok. Feyzi Hoca'mın her şiiri güzel. Cinuçen Tanrıkorur'un bestelediği "Günaydınım, nar çiçeğim sevgilim.." güzel. "Ellerime kar yağıyor" güzel, "Mavi gecelerin seher vaktinde" güzel. Ama bu şiiri bana daha bir güzel geliyor.

‘ ’Söylememek harcısı, söylemeğin hasıdır Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan Halka müderris ise, hakikatte asidir’’ diyen Yunus Emre, bütün insanlığa sevgi diliyle seslenir. Bilgi, sevgi, kanaat ve imanın yoğurduğu; biyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir varlık olan insan, davranış ve sosyal ilişkilerdeki tutumuyla değerlendirilir. İnsanın en temel vasfı, gönlündeki sevgidir. Gönlünde sevgi olmayanlar, insan olma özelliğini kaybederler.Sevgi,...

Kırmızı Kitaplar

Ötüken Yış
GÜNEŞLİ BİR NÎSAN GÜNÜ
Turgut GÜLER
Türk Felsefesi
Kırmızı Yazılar
GÜN BATIMI
ERMENİ TEHCİRİ SIRASINDA SAĞLIK SORUNLARINA KARŞI ALINAN TEDİRLER VE UYGULAMALAR
GURBET YOLU

Yayınlar

TÜRK EDEBİYATINDA ANLAMIN MERTEBELERİ KAVRAMLAR-EDEBÎ TÜRLER-BAZI ESERLER Bu araştırmanın en önemli amaçlarından biri edebî eserin dünyasına girmeye mâni olan endişelerden mümkün olduğu kadar uzak bir şekilde onların günümüze taşıdığı mesajı anlamaya çalışmaktır.
Gönlümden... Ufuklar Ardı Bizim Babamın ezberinde bir çok şiir vardı. Okuduğu güzel sözleri, şiirleri, kıssaları hemen kısa kısa not ederdi. Bir...
Şeyh Edebâlî’nin Osman Gâzî Beğ’in Düşünü Yormasıdır:  “Kara Osman Beğ’imizin atası hörmetli Ertuğrul Gâzî, geçen gün yanına Dursun Fakı ile Samsa...
Yazar         : Prof. Dr. Emine YENİTERZİ Yayınevi        : Selçuklu Belediyesi...
e – KİTAP Yazar : Suzan ÇATALOLUK Sayfa sayısı :139Yayın Numarası: 20e - Yayın Numarası: 6Hikaye serisi : 3Yayın Tarihi: Kasım...
Avrupa Birliği çerçevesi içinde oluşturulmaya çalışılan “Avrupalı kimliği” bir inşa çalışmasıdır. Kuzeydoğuda Ruslar Avrasyacılık ile başat iradenin Ruslardan...

Biyografi

Menâkıb-ı Mustafa Safî müellifi Derviş İbrahim Hilmî Bey’in kendisinden üç yaş küçük olan kardeşi Muhammed Zühdî Bey, Boluludur ve Mudurnulu Halil Rahmî Efendi’nin halifelerindendir. Kendilerinin doğum tarihi bilinmemektedir. Mezarında H. 1276 (M. 1859) senesinde vefat ettiği kayıtlıdır. Bugün...
Yahya Kemal Beyatlı, kendi kuşağına ve daha sonraki kuşaklara mensup birçok şairi yazarı ve kültür adamını etkilemiş bir şairdir. Onun meydana getirdiği etki...
Makedon isyancılar Cemile'nin annesini, babasını katlediyor. Henüz beş yaşındaki Cemile'yi de süngülemişler, öldü diye bırakmışlar. Saatler sonra Osmanlı...
Sanatçı ve Devlet Adamı Gece on buçuk sularında kapısı çalınıyor Alaeddin Bey'in, kapıda polisler. Cumhurbaşkanı Celal Bayar hanım öğretmenler için...
Alaeddin Bey 19 Kasım 1994 de Harbiye Kültür Konser Salonunda hicaz bir şarkı okuyor. "Kimseyi böyle perîşân etme Allâh'ım yeter, Uyku tutmaz, bir...
Alaeddin Yavaşça 1945 yılında İstanbul Erkek Lisesini birincilikle bitirir ve tıp fakültesi imtihanlarını kazanır, tıp tahsiline başlar. Son sınıfta...

Şiir

Geçen ay, kitabevlerinin raflarında kendine has kokusuyla, rengiyle, sesiyle arzı endam eden bir şiir kitabı; baharın kelebekleri, portakal çiçekleri, Arap bülbülleri gibi Çukurova’ya inip bizim fakirhânenin de kapısını çalıverdi. “Ufuklar Ardı Bizim” diyerek gelen Ötüken menşeli bu kitabın...
Ahmet Muhip Dıranas modern Türk edebiyatında hece şiirini Necip Fazıl ve Ziya Osman'la birlikte en iyi temsil eden şairlerden biridir. Hece şiiri...
Bekir Sıtkı Erdoğan (d. 1936), Karaman doğumludur. Asker olmanın şi­irine kattığı zengin bir doğa kültürüne sahiptir. Cumhuriyetimizin 50. Yıl...
Behçet Necatigil'in kısacık uzun hayatına bakanlar, onun okuldan eve, evden şiire gittiğini görürler. Yaşamına, ailesinin tanıklığına, mektuplarına,...
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?             Şâir! Hangi şâir? “Şâir değildir” diye...
Mehmet İsmail’in “Ağaçdelen” Şiirini Yeniden Yazma Denemesi: Göy Gapımı Ağaçdelen Döy De Bax! -Türk Dünyasının gururu Prof. Dr. Mehmet İsmail’e sekseninci...

Öykü Roman Masal

“(…) kendime erkek ve kadın hizmetkârlar edindim,  kendi evimde doğan hizmetkârlarım oldu, ayrıca                                                      ...
Kültür kelimesi insan faaliyetlerinin en incelikli olanlarına verilen ad olarak ifade edilmektedir (Eagleton, 2016, s. 9). Bu kavram, Klemm tarafından...
Türk edebiyatının daima ağır basan kefesi, Türklüğün ortak değeri Dede Korkut Hikâyeleri; mitoloji, tarih, sosyoloji ve kültür gibi alanlarda kaynak...
1. EDEBÎ METİNLERİN FİLME AKTARILMA SÜRECİ İlk edebi eserler bilindiği gibi çok eskiye dayanmaktadır. Buna örnek olarak taş üzerine oyularak yazılan...
Balkanlarda 500 yıldan fazla hüküm sürüp bünyesinde onlarca etnik azınlığı barındıran Osmanlı Devleti, batılı sömürgeci devletlerin de çabalarıyla...
Sevinç Çokum, ilk romanlarında ‘millî kültür ve millî bilinç’ etrafında çeşitli meseleleri konu alır. Son romanlarında ise ferdin etrafındaki kültürel dünyayı...

Mülâkat/Söyleşi

Önünüzde tarihi bir kapı var ve siz bu kapıyı elinizde avuç alanınızı aşan bir usta elinde düğülmüş bir açar ile sözün kapısını açtığınızda gelenek ve şiir üzerine döşediğiniz, ruh ve gönül işçiliği ile süslediğiniz şiir otağı nasıl meydana geldi? Soruyu daha çok şiir ve gelenek bağlamında...
Kadıköy'deki Gençlik Kitabevi'nde 11 Nisan 1987 günü düzenlenen toplantıda konuk Necati Cumalı'ydı. Soruları yanıtlayan Cumalı, kadınların daha gerçekçi ve...
Şair Figen Özer, İstanbul Yazarlar Birliği Salonunda Şiirseverlerle Buluştu:  "Kalemin Ucundan Gönül Burcuna" Dr. Özlem Güngör Haberi: Yazarlar...
Türk edebiyatına en iyi romanlarını vermiş olan Halide Edip, şimdi de yurt dışından mecmualarımıza ara sıra yazdığı fıkralar ve yaptığı yeni neşriyatla yeni...
Konya’nın Seydişehir ilçesinde ressam olarak tanınan Fatma Kırdar’ın ünü gün geçtikçe yaşadığı şehrin dışına taşarak Ülke geneline yayılmış. Genç yaşta eşini...
Konuşan: Selçuk KARAKILIÇ Öncelikle, morfolojik özellikleri incelendiğinde türkünün yüzyıllar öncesinden toplayıp getirdiği anlam yekûnunu nasıl bir...
İrfan Meclisi
İrfan Meclisi
Tarih Gezgini
Tarih Gezgini
İrfan Meclisi
İrfan Meclisi
Edebiyat Sohbetleri
Edebiyat Sohbetleri
Pazar Okumaları
Pazar Okumaları
Gökçe Kızın Dünyası
Gökçe Kızın Dünyası

digertumyazilar

Yılbaşını bilmem ama her yılın sonunda çocukluğumdan beri süregelen “Yılbaşı kutlanmalı mı, kutlanmamalı mı?” tartışmalarının ülkemizde bir gelenek hâline geldiğini...
Alaeddin Bey 19 Kasım 1994 de Harbiye Kültür Konser Salonunda hicaz bir şarkı okuyor. "Kimseyi böyle perîşân etme Allâh'ım yeter, Uyku tutmaz, bir ümit yok, gelmiyor hiçbir...
Menâkıb-ı Mustafa Safî müellifi Derviş İbrahim Hilmî Bey’in kendisinden üç yaş küçük olan kardeşi Muhammed Zühdî Bey, Boluludur ve Mudurnulu Halil Rahmî Efendi’nin...
Sanatçı ve Devlet Adamı Gece on buçuk sularında kapısı çalınıyor Alaeddin Bey'in, kapıda polisler. Cumhurbaşkanı Celal Bayar hanım öğretmenler için bir yemek vermiş. Sohbet...
Türk edebiyatının daima ağır basan kefesi, Türklüğün ortak değeri Dede Korkut Hikâyeleri; mitoloji, tarih, sosyoloji ve kültür gibi alanlarda kaynak durumundadır. İçeriğinin...
Alaeddin Yavaşça emanetini teslim etti. Beşiktaş'taki Yahya Efendi Türbesi Haziresi'ne defnedildi. Yahya Kemal diyordu ya "Kökü mazide olan atiyim" diye. Tam Alaeddin Yavaşça...
Alaeddin Yavaşça 1945 yılında İstanbul Erkek Lisesini birincilikle bitirir ve tıp fakültesi imtihanlarını kazanır, tıp tahsiline başlar. Son sınıfta bir fasıl toplantısındadır....
Mehmet Kaplan, üniversitelerde, sanat, edebiyat ve kültür çevrelerinde tanınmış bir edebiyat araştırmacısı; eleştirmen, denemeci, “müşfik ve müşvik bir hoca”, kültür adamı,...
Yahya Kemal Beyatlı, kendi kuşağına ve daha sonraki kuşaklara mensup birçok şairi yazarı ve kültür adamını etkilemiş bir şairdir. Onun meydana getirdiği etki ve bıraktığı iz,...
Türk illeri dünyanın en eski illerinden olarak, dört bin yıla yakın keçmişl a rind a Asya, Afrika ve Avrupa qitelerine yayılmışlar ve oralarda büyük millet ve devletler...
Makedon isyancılar Cemile'nin annesini, babasını katlediyor. Henüz beş yaşındaki Cemile'yi de süngülemişler, öldü diye bırakmışlar. Saatler sonra Osmanlı askeri bulmuş,...
"Bugün dünya birbirine zıt iki yere parçalanmıştır: zalimler ve mazlumlar. Niçin bu insanlardan birisi parasının gücü ile sanat öğrensin, eğitim alabilsin; diğeri ise bütün...
“Tarihî çeşmeler zamanın gözleridir. Geçmişten geleceğe bakarlar. Hiç ummadığınız bir köşe başında bile tarihin şahitleri olarak karşınıza dikilirler. Siz önünden geçip...
Bu iddialı sözün altında “Nâşir ve Muharrir İsmail Gasprinski” imzası var. Yani Türk dünyasının “dilde, fikirde, işte” birliğine hayatını vakfetmiş Gaspıralı İsmail Bey’in imzası…
Türk dünyası edebiyatlarının önemli bir parçasını teşkil eden Özbek edebiyatı, Özbekistan’ın bağımsızlığa kavuşmasıyla birlikte, kendine özgü metotlar geliştirerek dünya...
Hoparlörü tıklayıp seçtiğiniz alanı dinleyebilirsiniz Powered By GSpeech