Evet, evet; hafiflik gerçekten bela…
Sözde, davranışta, ilişkide … haddini bilmeyen, hepimizi zorlayan o kadar çok insan var ki.
O kadar çok insan var ki bir konuda bilgisi olmadığı halde kendini bilgili göstermeye çabalayan, bilgiçlik taslayan.
Kendini bilmeyen, burnu büyük, yüz buldukça astarını isteyen o kadar çok insan var ki.
Biz de böyleyiz belki. Farkında bile değiliz tenkit ettiğimiz durumun.
Bizi uyaranlara kulak asmadığımızın bile farkında değiliz belki.
‘At ile yitişen eşeğin kıçı çıkar’ deyişimiz; makam, mevki, güç vb. olarak kendimizden büyüklerle yarışa girenin kaybedeceğini haber veriyor.
Kürek kadar/gibi dili olanların; her söze sert biçimde ve ileri geri saygısızca cevap verip ağzına geleni söyleyenlerin, haddini bilmeden konuşanların durumunun vahametini hepimiz, biliyoruz.
Mutluluğun bile haddini aştığında azap olduğunu bilmeyenimiz yok.
‘Sen bir dur, sen karışma, senin işin değil, haddini aşma, bu sana göre değil’ vb. uyarılarla karşılaşanların durumunu da hepimiz, biliyoruz.
Haddini bilmeden konuşanlar, konuşmaya devam edenler; pabuç kadar dili olanlar da çok yanımızda yöremizde.
‘Azıcık aşım ağrısız/kaygısız başım’ deyip bir köşeye çekilenler de var; küstahça işler yapan kimselere sert çıkışlar yaparak yetki sınırını aşmaması gerektiğini öğretenler, onlara haddini bildirenler de var çevremizde.
Her şeye her zaman her hâl ve şartta karışmak, haddimiz değil elbette ama hak edene haddini bildirmek gerekiyor.
Fitne, fesat ile uğraşanlara; karışıklık çıkarmak isteyenlere; kendini bilmezlere; zulüm ve taşkınlık yaparak haddi aşanlara; bozgunculara ağzının payını vermek, haddini bildirmek gerek elbette.
Kişi iyi bir insan olmak için doğru ve âdil olmalı, kendini bilmelidir.
Kendini bilmek; erdemli olmak, ölçülü olmak, yürekli olmaktır. Bunun için de bilgi gerekir. Bilginin olmadığı yerde ciddi bir bilgisizlik vardır.
Gittikçe bozulan dünyamızda, gittikçe doyumsuzluğun arttığı hayatımızda kendimize yeni bir yön çizmek zamanıdır.
Neyi bilmek, neyin izini sürmek durumunda olduğumuzu yeniden değerlendirmek zaruretimiz kaçınılmazdır.
Yusuf Has Hacib (1018-1069),’in Kutadgu Bilig (Saadet Veren Bilgi)’te belirttiği üzere ‘Başkasını bilen bilgili; kendini bilen akıllıdır.’
İşimize gelince küçüklerle (yardıma muhtaçlarla) işimize gelmeyince, menfaatimize uymayınca da büyüklerle (güçlülerle) bir arada olmayı istemediğimiz sürece bizi rahatsız etmek kimsenin haddi değil. Haddine düşmemiş kimsenin bizi rahatsız etmek.
Karşılıklı ilişkilerde haddi aşmanın; direnmenin, ayak diremenin, diretmenin, inatlaşmanın ‘Sen de sen ben de ben’ demenin bir anlamı yok.
Sözümüzü bilip pişirdikçe, ağzımız derip devşirdikçe; alçak yerdeki tepecik misali kendimizi dağ sanmadıkça rahat olalım. Rahat olalım ve bu konuda Hacı Bektaş Veli’ye kulak verelim bakalım o ne diyor:
“Sen seni bilirsen yüzün Hüdâ'dır
Sen seni bilmezsen Hakk senden cüdadır.”
[Yaşı benim gibi yaklaşmış olanlara da bir küçük uyarı: (Peygamber efendimiz (SAV)'ın 63 yaşında vefatından sebeple 63 yaşını geçmiş büyüklerimiz yaşları sorulduğunda 'Haddi aştık' derlerdi.)]
Hafif olup başımıza belâ da almayalım, başkasının başına belâ da olmayalım n’olur.
Haddi aşma konusunda anonim bir kıssa ile bitirelim bugün de:
“Sergiyi gezenlerden biri, büyük bir şövalye tablosu önünde kendi kendine konuşmaktadır. Yakınlaşıp uzaklaşarak, başına eğip kaldırarak tabloyu çeşitli yönlerde inceleyen bu adam, ressamın dikkatini çeker. Adamın yanına gelen ressam, merakla sorar: ‘Tablo ile çok ilgilendiğinizi görüyorum. Acaba bir şeyler ister misiniz?’ ‘Evet’ der adam. ‘Şövalyenin çizmesindeki körük kıvrımlarında hatalar var.’ Çok şaşırır ressam. ‘Nasıl anladınız?’ der. Adam güler bilgiç bilgiç... ‘Benim işim bu. Ben çizme dikerim. İsterseniz nasıl olması gerektiğini size anlatayım.’ Ressam, pek az ressamın yapacağı bir şeyi yapıp tuvalini ve boyalarını getirerek çizmecinin tarif ettiği gibi körük kıvrımlarını düzeltir. Bakar ki adam, tablonun önünden ayrılmıyor. Yine dudak büküp incelemeyi sürdürüyor. Biraz canı sıkılır. ‘Bir şey mi var?’ der. ‘Evet’ der adam. ‘Şövalyenin pantolonu ile kemerinde de hata var.’ Ressam dayanamaz. ‘Siz çizmecisiniz. Çizmeden yukarı çıkmayın.’ der.”