Klasik Türk Edebiyatı ve Halk Edebiyatı, her ikisi de bir milletin ortaya koyduğu edebiyattır. Bu edebiyatlara ait ürünleri kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Cemal Kurnaz, Türküden Gazele adlı eserinin başında bu durumu şöyle anlatıyor: “ Ben Türk şiirini gül-i ra‘naya benzetiyorum; yarı sarı, yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için iki renkli. Rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir gül.”8
Şairlerimiz gerek yetişme tarzı, gerek aldığı eğitim, gerekse kendi zevk ve anlayışına göre bu edebiyatlardan birini kendine daha yakın görmüş ve o tarzda eserler vermiştir. Bazıları ise birine ağırlık vermiş olsa bile diğerine de ilgi duymuş ve o tarzda eserler de vermiştir veya şiirlerinde her iki edebiyatla ilgili ortak unsurlar kullanmıştır.
1. İBRAHİM TÂ’İB
İbrahim Tâ’ib, 19. yüzyılın birinci yarısında II. Mahmut’un padişahlığı zamanında eser vermiş Klasik Türk Edebiyatının son şairlerinden biridir. Şairin bilinen iki Türkçe divanı vardır.
Birinci divanı Almanya-Berlin Millî Kütüphanesi’nde olup 1824’te yazılmıştır. Divanda; mesnevi tarzında yazılmış manzum 1 dibace, 11 musammat ( 4 muhammes, 7 müseddes ), 405 gazel, 10 müstezat, 28 rubâi, 28 müfret, 8 koşma ve 1 tarih bulunmaktadır.
İkinci Divan ise Ankara Millî Kütüphane’dedir ve 1834 yılında tamamlanmıştır. Bu divanda ise; 1 mensur dibace, 312 gazel, 6 müstezat, 7 musammat (1 murabba, 5 muhammes, 1 müseddes), 28 nazm, 28 müfret ve 1 tarih vardır.
Eserlerinden elde edilen bilgilere göre şair 1794 yılında Malatya’da doğmuştur. Şair Kazak-zâde olarak da bilinmektedir. Yirmi yıl gurbette bulunduktan sonra tekrar Malatya’ya dönmüştür. Şairin ölüm tarihi bilinmemektedir.
İbrahim Tâ’ib; Fuzûlî, Nâbî, Bağdatlı Ruhî, Niyâzî-i Mısrî gibi şairlerden etkilenmiş olup Klasik Türk Edebiyatı geleneğine uygun, daha çok tasavvufî tarzda şiirler yazmıştır.
Şair, Divan şiiri geleneğine önemli ölçüde bağlı olmasına rağmen, her iki divanında da Halk Edebiyatı unsurlarına yer vermiştir. Ayrıca ikinci divanında aruz ve hece ölçüsüne uymayan, serbest şiir uygulamalarını andıran şiirler de yazdığı görülmüştür.
2. İBRAHİM TÂ’İB DİVANINDA HALK EDEBİYATI UNSURLARI
Şairin birinci divanında sekiz tane koşma bulunmaktadır. Bu koşmalar divanın sonunda yer almaktadır. Bu koşmaların hepsini burada göstermek mümkün olmadığından her koşmanın bir dörtlüğünü ve son koşmanın tamamını buraya aldık:
Birinci Koşmadan(2. Dörtlük);
(Duraksız)
Görünmezsin ben garibin gözüne
Uyarsın rakibin her dem sözüne
Bakmazsın ‘âşıkın bir dem yüzüne
Zahm-ı ‘adûlara dermân idersin
İkinci Koşmadan (3. Dörtlük);
(Duraksız)
Gice gündüz hasretini çekmeden
‘Aşk ateşi derûnumdan gitmeden
Kazılup mezârım du’am yetmeden
Derdime eyle bir çâre sevdiğim
Üçüncü Koşmadan (4. Dörtlük);
(Duraksız)
Didim cânân bir dilberin kendine
Uyma râkiblerin güzel bendine
Tâ’ib kısmetini derd-i mendine İder zahm itmez mi bî-çâresine
Dördüncü Koşmadan (3. Dörtlük);
(6+5)
Hâb-nazdan ğafletde ol çeşm-i mahmûr
Didim rahm eyle kıl ‘aşıkı mesrûr
Bir kerre itmedi bu dili ma’mûr
İrdirmez vuslata pek günâh eyler
Beşinci Koşmadan (3. Dörtlük);
(4+4+3)
Yâd elinde bu çekdigim yaralar
Göz göz oldı bu sinemde yaralar
Yâr açarsa bin yerimden yaralar
Söylemem bir yerde yaram var yara
Altıncı Koşmadan (1. Dörtlük);
(Duraksız)
Yaktı beni ol perinin ateşi
Yanmadık nem kaldı yanandan sonra
Firkat-ı hecr ile yanıp kül oldum Kalmadı tâkatim hicrândan sonra
Yedinci Koşmadan (4. Dörtlük);
(6+5)
Fedâ kıl Tâ’ibi dâd it özünden Hiçbir an gülmedim rakîb yüzünden Münâfık şerrinden ‘adû sözünden Çekdigim bunca dem el belâsıdır
Sekizinci Koşma
(6+5)
Girdim seyr eyledim bâğ-ı cinânın Lâle ağlar sünbül ağlar bâr ağlar Sordum halka didi gonce fidânın Gonca ağlar bülbül ağlar hâr ağlar
Yaralandı gönül yâr şikestinden Hun-hâre bakışlı çeşm-i mestinden Efendim ol senin kahr-ı dehrinden Lâle ağlar feryâd ağlar zâr ağlar
Hâb-ı nazdan uyan gözleri mahmûr Bûse-i rahm eyle bendeni mesrûr Asarsın kemteri misâl-i Mansûr Asan ağlar resen ağlar dâr ağlar
Tâ’ibâ yitirdin çeşm-i bîmârı Oldun anın içün hem şerr-i sârî Aldı daldan beri nâzlı dil-dârı Nâmûs ağlar ğayret ağlar ‘ar ağlar9
Bu koşmalarda şairin 11’li hece ölçüsünü bazen duraksız, bazen 4+4+3=11, bazen de 6+5=11 şeklinde uyguladığını görüyoruz.
Dörtlüklerde ayrıca, Klasik Türk şiirinde görülen âşık-mâşuk-rakip münasebetlerinin işlendiği dikkati çekmektedir.
İbrahim Tâ’ib’in divanında koşma tarzında şiirler yazmış olması, bu şiire ilgi duyduğunu; koşmalarında Divan şiiri unsurlarına yer vermesi ise onun aslında bir Klasik Türk Edebiyatı şairi olduğunu göstermektedir.
Şair ikinci divanında ise üç gazeli hece ölçüsüyle yazmıştır. Bu gazellerde uygulanan hece ölçüsü ve durak sistemi aşağıda gösterilmiştir:
Gazel
7+7=14’lü hece
Yâ Rab ki senden özge kime kılam şikâyet
Hâl-i derûnum her dem sana idem hikâyet
Kimse bilmez hâlimi fi‘limi ahvâlimi Rûz şeb ‘isyân-ı kamû eyledigim kabâhat
Bağrıma kormuş felek tîr ü kemân içre hem
Eylemiş sînem nişân atar kılar cerâhat
Bir dem kılmaz beni şâd cevr-i mu‘tâd eylemiş Gördüm andan nice dem kerrât ile nedâmet
Giryân ider dem-be-dem başıma odlar yakar Sûziş-i dîlimle ben olmadayım melâmet
Sormadı hâlim gelüp derd-i derûnum benim
Neyledi görsen bana rûz-ı leyâl ihânet
Tâ’ib sana bağladı dil-i restin ey nigâr
Koyma bu ğamhânede göster cây-ı selâmet10
Gazel
7+7=14’lü hece
Yâ Rab meded kerem kıl vaslın eyle tamâmet ‘Ömrüm hebâ olmadan feth it bâb-ı letâfet
Çün kenz-i lutuf sende hem cürm-i hatâ bende
Râhat kalmadı tende ey sâhib-i kerâmet
Âzâde olmadı cân rencîdedir peykân
Müştak sana ins ü cân ey menba‘-ı ‘inâyet
Ğark oldum nice müddet in ‘âmına bî-‘aded
Kılmadım şükr ü minnet çok bizde kim nedâmet
Tâ‘ib virdi dil sana olsa cihân bir yana
Olsam bir nefes cüdâ senden olur kıyâmet11
Gazel
7+6=13’lü hece
Ey dil-ber-i gül‘izâr sende cemâl ferruh
Pür eylemiş zamîrin Hudâ kemâl ferruh
Bir serv-i sanevberdir kâmetin (ey) meh-likâ
Tûbâ-i behişt-âsâ kaddin nihâl ferruh
Gelmez revişin dile hem tal‘zat ‘ârızın
Çeşm ile ebruvânın olmuş hilâl ferruh
‘İşv‘engîz-i cihânsın bir kerem-i kânsın
‘Adline yok nihâyet çokdur hısâl ferruh
Geldi cihâna Tâ’ib yüz kara güne kâr
İtmedi sana lâyık yokdur a‘mâl ferruh12
Bu gazellerde, hece ölçüsüne göre uygulanan durak yerlerine dikkat edildiğinde ahenge gerçekten çok uygun olduğu, buralarda durmanın okuyuşa ayrı bir güzellik kattığı anlaşılmaktadır.
Gazel aruz ölçüsüyle yazılan bir nazım şekli olmasına rağmen şairin böyle bir uygulamada bulunmuş olması, onun şiirde hem bazı yenilikler yapma isteğinin olduğunu hem de Halk Edebiyatına ilgi duyduğunu gösteren bir başka işaretidir.
Klasik şairlerimizin şiirlerinde atasözü, deyim ve halk ağzına yakın söyleyişlere çokça rastlanmaktadır. Bu husus, divan şiirinin halk kültürü ile nasıl alâkalı olduğunu gösteren bir delildir.13
İbrahim Tâ’ib Divanı’nda da halk söyleyişlerine sıkça yer verildiğini, atasözü ve deyimlerin sıkça kullanıldığını görüyoruz. Bu kullanımlardan aşağıda sadece birkaç örnek yer almaktadır:14
Deyim örnekleri:
Başıma geldi neler derdine düşeli ben
Bâ‘isi nedir ‘aceb cigerim kıldı kebâb ( Gazel 38/3 )
Varlığın vir râhına serden geçüp her dem-be-dem
Hâkine yüzler sürüp kim özüni dil-dâra tut ( Gazel
60/3 )
Nâm-ı şânın mahv ile yakdın kavırdın eyle bir
Koymadın bir taşını yıkdın bilürsin resm-i wd ( Gazel
112/5 )
Hânumânı târ-mâr itdi vücûdum mülkini Göz göre oldı hebâ hısn-ı hisârı gönlümün
(Gazel 233/2 )
(Gazel 245/5 )
( Gazel 284/5 )
Başıma taş yağdırup rüsvây qılma ‘âleme Tâ’ibâ hîç olmasun râz-ı nihânım gitme gel
Tâ’ib sana bel bağlayalı hayli zamândır ‘Ahdine vefâ eyledi îmân içeriden
Atasözü örnekleri:
Her gördügüne bağlama bel olma heves-kâr
Tâ’ib gözün aç ( Müstezat 84/5)
Çek nebâtı bî-bahta eyle nazar dir ehl-i dil
Hîç kim köksüz olan tutmaz binâ dirler esah ( Gazel 100/2 )
Mâ-taqaddümden meseldir söylenür Tâ’ib hemîn
Kesme ümîdin umûrun Hâlik-ı Ğaffâra tut ( Gazel 60/5 )
2.1. İbrahim Tâ’ib Divanında Serbest Şiirin İzleri
İbrahim Tâ’ib’in yenilik yapma isteği sadece bununla sınırlı değildir. Şair, ikinci divanında yazdığı bir gazelinde çok farklı bir yöntem denemiştir. Gazel kafiyesiyle yazılan bu manzume aruz kalıplarına uymamaktadır. Şiir hece ölçüsüne de uygun yazılmamıştır. Kafiyeli dizeler 18 hece, diğer dizeler ise 14 hecedir.
Gazel
Dîdâr-ı ‘işve gerek ziyâdır ziyâdır ziyâdır ziyâ
Ruhsâra virsem envâr revâdır revâdır revâdır revâ
Ey hâl-i çîn ü huten v’ey rûyı zülf-i semen
Sen mâha gönül virmek sezâdır sezâdır sezâdır sezâ
Dil-dâra bağlandı çün dil ü cân rûz-ı ezel
Dersin tutmayan andan cüdâdır cüdâdır cüdâdır cüdâ
Meyl itme bu kevne kim sebâtı yokdur anın
Bâkî degil cihân kim fenâdır fenâdır fenâdır fenâ
Tâ’ib hazer kıl sakın yaklaşma hemân ‘aşka
Hergiz düşen kurtulmaz belâdır belâdır belâdır belâ15
İkinci divandaki müstezatların bazılarında kısa mısralar genelde ölçüye uygun değildir, serbest yazılmıştır.
Müstezat
Mef‘ûlü Mefâ‘îlü Mefâ‘îlü Fe‘ûlün
Bülbül ne fiğân eyledin ötme seher olsun
Ey dil-i şeydâ
Minkâr-ı gülün subha visâl bir eser olsun
Esdikce sabâ
Ol ğoncaları çâk-i girîbân-ı edeble
Gûyâ ki sebeble
Feyz-i ezelî Hak yitirüp nev-semer olsun
Bu bâğda hüveydâ
‘Âşık ne çeker zelzele-i bâğ-ı vücûdda
Ol seyr-i derde
Mahbûb görünmez gözüne ger kamer olsun
Ger misl-i ‘ankâ
Tâkat mı kalur kim teni nâ-çâre de bilmem
Dir bezmine gelmem
Hasretle geçer ‘ömr-i firâvân ger olsun
Bir ‘âşık-ı yektâ
Tâ’ib sana dil vireli hayli zaman oldı
Bu gözleri toldı
Kanlı yaş ile Dicle ve cisr ü kemer olsun
Hâk ile bir mâ16
Müstezat
Mef‘ûlü Mefâ‘îlü Mefâ‘îlü Fe‘ûlün
‘Ömrümi günâh eyledi ol ğamzesi Tâtâr
Hem var mı târâc
Dâğ üzre urup dâğ-ı sitem sîneme tekrâr
Lokmâna ‘ilâc
Virmedi zihî derd-i dile itmedi dermân
Kılmadı merhem
Vuslat günini eylemedi ‘âşıka ‘iş‘âr
Ol vech-i sirâc
Nâlân iderek hâsılı bu dâr-ı fenâda
İtdi piyâde
Hûn-âb-ı ‘urûkumda komadı hele îsâr
Eyledi ihrâc
Âyâ nice bir cevr ü sitem-bârını yârin
Firkât-ı nârın
Çekmeye müdâm bende ne tâkat kalur ey yâr
Sen virme revâc
Ey murğ-ı gönül virme ser-i zülfüni bâda
Nûş ide gör bâde
Her gördügüne bağlama bel olma heves-kâr
Tâ’ib gözün aç17
İkinci divandan alınan bu müstezatlar, biraz serbest müstezatı andırmaktadır. Bu durum şairde batı şiiri etkisini hissettirmektedir.
İbrahim Tâ’ib’in şiirlerinde görülen bu şekil farklılıklarının yanında muhtevada da divan şiiri geleneklerinin dışına çıkma isteği ve çabası dikkati çekmektedir.
Divan şiirinde görülen âşık-maşuk-rakip ilişkisinde, sevgili âşığa hiç yüz vermez sürekli rakibin samimiyetsiz sözlerine aldanır, bu yüzden âşık sürekli kan yaş içinde, gözyaşları sel olmuş vaziyette ağlar.18 Bu, şairin gazellerinde de görülen genel bir durumdur; ancak bir gazelinde şair, âşığı sevgiliye kavuşturmuştur, âşık âdeta rakipten intikamını almıştır, rakip perişan durumdadır, âşığa mağlup olmuştur.
Gazel
Ğam ne lâzım dil-ber-i ra‘nâyı gönül buldı ya
Ğam-keşânlıkdan berî olup merâmım oldı ya
Şâd idüp dil mülkini âğûşa bend itdim anı
Sen görüp bu hâlleri nakş-ı cemâlin soldı ya
Hamdülillâh gözlerim gördi serâsim oldığın
Eşk-i seyl-âbın hele kan ile ey dil toldı ya
Andan izinsiz bugün hem-dem idim yâr ile ben Ol raqîb hüsn eyleyüp sâçın sakalın yoldı ya
Rağm ile pinhân iderdin bana râzın niceden
Fehm idüp ‘âlem senin Tâ’ib işin toyladı ya
Görüldüğü gibi bu gazelde İbrahim Tâ’ib büyük bir yenilik yapmış, Divan şiirindeki âşığı sevgiliye kavuşturmuştur.
SONUÇ
İbrahim Tâ’ib, her iki divanında da ağırlıklı olarak Divan şiiri geleneklerine uygun şiirler yazmasına rağmen, bazı şiirlerinde birtakım değişikler denemiştir.
Birinci divanda koşma tarzında şiirler, ikinci divanda hece ölçüsüyle gazeller ve ölçüde serbestliği andıran manzumeler yazmıştır. Ayrıca bir gazelinde muhtevada da yenilik yapmıştır.
Şair, şiirlerinde halk söyleyişlerine önemli ölçüde yer vermiş atasözü ve deyimleri sıkça kullanmıştır.
Bu durum, İbrahim Tâ’ib’in halk şiiri geleneğine ilgi duyan, yenilik yapmak isteyen ve yeniliklere açık bir şair olduğunu göstermektedir.
Divan ve halk şairleri zaman zaman birbirlerine ait unsurlardan yararlanmış, müşterek tarzda da eserler vermişlerdir.
KAYNAKÇA
DİLÇİN, Cem, (1997), Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara: TDK. Yayınları.
ELÇİN, Şükrü, (2004). Halk Edebiyatına Giriş, Ankara: Akçağ Yayınları.
ERASLAN, Kemal, (1993), Alî-Şîr Nevâyî Mîzânu’l-Evzân, TDK. Yayınları, Ankara.
GÜNDÜZ, Erol, (2009), İbrahim Tâ’ib Divanı (İnceleme-Metin),Selçuk Ünv.
SBE
Konya: Yayınlanmamış YLT.
İPEKTEN, Haluk, (2007), Eski Türk Edebiyatında Nazım Şekilleri ve Aruz,
İstanbul: Dergâh Yayınları.
KURNAZ, Cemal, (1997), Türküden Gazele (Halk ve Divan Şiiri Müşterekleri
Üzerine Bir Deneme), Ankara: Akçağ Yayınları, s.XII.
ŞENTÜRK, Ahmet Atilla, (1995) Klasik Osmanlı Edebiyatı Tiplerinden Rakîb’e
Dair, İstanbul, s. 42.
Selçuk Üniversitesi/Seljuk University
Edebiyat Fakültesi Dergisi / Journal of Faculty of Letters
Yıl/ Year: 2009, Sayı/Number: 16, Sayfa/Page: 95-101
Cemal Kurnaz, Türküden Gazele (Halk ve Divan Şiiri Müşterekleri Üzerine Bir Deneme), Ankara 1997, s.xıı.
Erol Gündüz, İbrahim Tâ’ib Divanı (İnceleme-Metin),Selçuk Ünv. SBE Basılmamış YLT, Konya 2009, s.59,60.
Erol Gündüz, age.,s.185.
Erol Gündüz, age.,s.186.
Erol Gündüz, age., s.205.
Cemal Kurnaz, age., s.113.
Beyitler şairin ikinci divanından alınmış olup, beyit numaraları bizim tarafımızdan hazırlanan doktora tezine göredir.
Erol Gündüz, age., s.149.
Erol Gündüz, age., s.194.
Erol Gündüz, age., s.205.