Welcome to Edebi Medeniyet : Ebedi Medeniyet   Hoparlörü tıklayıp seçtiğiniz alanı dinleyebilirsiniz Welcome to Edebi Medeniyet : Ebedi Medeniyet Powered By GSpeech
(Okuma süresi: 6 - 12 dakika)
Bunu okudun 0%

halk 181221

halk 181221
Klasik Türk Edebiyatı ve Halk Edebiyatı, her ikisi de bir milletin ortaya koyduğu edebiyattır. Bu edebiyatlara ait ürünleri kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Cemal Kurnaz, Türküden Gazele adlı eserinin başında bu durumu şöyle anlatıyor: “ Ben Türk şiirini gül-i ra‘naya benzetiyorum; yarı sarı, yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için iki renkli. Rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir gül.”8

Şairlerimiz gerek yetişme tarzı, gerek aldığı eğitim, gerekse kendi zevk ve anlayışına göre bu edebiyatlardan birini kendine daha yakın görmüş ve o tarzda eserler vermiştir. Bazıları ise birine ağırlık vermiş olsa bile diğerine de ilgi duymuş ve o tarzda eserler de vermiştir veya şiirlerinde her iki edebiyatla ilgili ortak unsurlar kullanmıştır.

1. İBRAHİM TÂ’İB

İbrahim Tâ’ib, 19. yüzyılın birinci yarısında II. Mahmut’un padişahlığı zamanında eser vermiş Klasik Türk Edebiyatının son şairlerinden biridir. Şairin bilinen iki Türkçe divanı vardır.

Birinci divanı Almanya-Berlin Millî Kütüphanesi’nde olup 1824’te yazılmıştır. Divanda; mesnevi tarzında yazılmış manzum 1 dibace, 11 musammat ( 4 muhammes, 7 müseddes ), 405 gazel, 10 müstezat, 28 rubâi, 28 müfret, 8 koşma ve 1 tarih bulunmaktadır.

İkinci Divan ise Ankara Millî Kütüphane’dedir ve 1834 yılında tamamlanmıştır. Bu divanda ise; 1 mensur dibace, 312 gazel, 6 müstezat, 7 musammat (1 murabba, 5 muhammes, 1 müseddes), 28 nazm, 28 müfret ve 1 tarih vardır.

Eserlerinden elde edilen bilgilere göre şair 1794 yılında Malatya’da doğmuştur. Şair Kazak-zâde olarak da bilinmektedir. Yirmi yıl gurbette bulunduktan sonra tekrar Malatya’ya dönmüştür. Şairin ölüm tarihi bilinmemektedir.

İbrahim Tâ’ib; Fuzûlî, Nâbî, Bağdatlı Ruhî, Niyâzî-i Mısrî gibi şairlerden etkilenmiş olup Klasik Türk Edebiyatı geleneğine uygun, daha çok tasavvufî tarzda şiirler yazmıştır.

Şair, Divan şiiri geleneğine önemli ölçüde bağlı olmasına rağmen, her iki divanında da Halk Edebiyatı unsurlarına yer vermiştir. Ayrıca ikinci divanında aruz ve hece ölçüsüne uymayan, serbest şiir uygulamalarını andıran şiirler de yazdığı görülmüştür.

2. İBRAHİM TÂ’İB DİVANINDA HALK EDEBİYATI UNSURLARI

Şairin birinci divanında sekiz tane koşma bulunmaktadır. Bu koşmalar divanın sonunda yer almaktadır. Bu koşmaların hepsini burada göstermek mümkün olmadığından her koşmanın bir dörtlüğünü ve son koşmanın tamamını buraya aldık:

Birinci Koşmadan(2. Dörtlük);

(Duraksız)

Görünmezsin ben garibin gözüne

Uyarsın rakibin her dem sözüne

Bakmazsın ‘âşıkın bir dem yüzüne

Zahm-ı ‘adûlara dermân idersin

İkinci Koşmadan (3. Dörtlük);

(Duraksız)

Gice gündüz hasretini çekmeden

‘Aşk ateşi derûnumdan gitmeden

Kazılup mezârım du’am yetmeden

Derdime eyle bir çâre sevdiğim

Üçüncü Koşmadan (4. Dörtlük);

(Duraksız)

Didim cânân bir dilberin kendine

Uyma râkiblerin güzel bendine

Tâ’ib kısmetini derd-i mendine İder zahm itmez mi bî-çâresine

Dördüncü Koşmadan (3. Dörtlük);

(6+5)

Hâb-nazdan ğafletde ol çeşm-i mahmûr

Didim rahm eyle kıl ‘aşıkı mesrûr

Bir kerre itmedi bu dili ma’mûr

İrdirmez vuslata pek günâh eyler

Beşinci Koşmadan (3. Dörtlük);

(4+4+3)

Yâd elinde bu çekdigim yaralar

Göz göz oldı bu sinemde yaralar

Yâr açarsa bin yerimden yaralar

Söylemem bir yerde yaram var yara

Altıncı Koşmadan (1. Dörtlük);

(Duraksız)

Yaktı beni ol perinin ateşi

Yanmadık nem kaldı yanandan sonra

Firkat-ı hecr ile yanıp kül oldum Kalmadı tâkatim hicrândan sonra

Yedinci Koşmadan (4. Dörtlük);

(6+5)

Fedâ kıl Tâ’ibi dâd it özünden Hiçbir an gülmedim rakîb yüzünden Münâfık şerrinden ‘adû sözünden Çekdigim bunca dem el belâsıdır

Sekizinci Koşma

(6+5)

Girdim seyr eyledim bâğ-ı cinânın Lâle ağlar sünbül ağlar bâr ağlar Sordum halka didi gonce fidânın Gonca ağlar bülbül ağlar hâr ağlar

Yaralandı gönül yâr şikestinden Hun-hâre bakışlı çeşm-i mestinden Efendim ol senin kahr-ı dehrinden Lâle ağlar feryâd ağlar zâr ağlar

Hâb-ı nazdan uyan gözleri mahmûr Bûse-i rahm eyle bendeni mesrûr Asarsın kemteri misâl-i Mansûr Asan ağlar resen ağlar dâr ağlar

Tâ’ibâ yitirdin çeşm-i bîmârı Oldun anın içün hem şerr-i sârî Aldı daldan beri nâzlı dil-dârı Nâmûs ağlar ğayret ağlar ‘ar ağlar9

Bu koşmalarda şairin 11’li hece ölçüsünü bazen duraksız, bazen 4+4+3=11, bazen de 6+5=11 şeklinde uyguladığını görüyoruz.

Dörtlüklerde ayrıca, Klasik Türk şiirinde görülen âşık-mâşuk-rakip münasebetlerinin işlendiği dikkati çekmektedir.

İbrahim Tâib’in divanında koşma tarzında şiirler yazmış olması, bu şiire ilgi duyduğunu; koşmalarında Divan şiiri unsurlarına yer vermesi ise onun aslında bir Klasik Türk Edebiyatı şairi olduğunu göstermektedir.

Şair ikinci divanında ise üç gazeli hece ölçüsüyle yazmıştır. Bu gazellerde uygulanan hece ölçüsü ve durak sistemi aşağıda gösterilmiştir:

Gazel

7+7=14’lü hece

Yâ Rab ki senden özge kime kılam şikâyet

Hâl-i derûnum her dem sana idem hikâyet

Kimse bilmez hâlimi fi‘limi ahvâlimi Rûz şeb ‘isyân-ı kamû eyledigim kabâhat

Bağrıma kormuş felek tîr ü kemân içre hem

Eylemiş sînem nişân atar kılar cerâhat

Bir dem kılmaz beni şâd cevr-i mu‘tâd eylemiş Gördüm andan nice dem kerrât ile nedâmet

Giryân ider dem-be-dem başıma odlar yakar Sûziş-i dîlimle ben olmadayım melâmet

Sormadı hâlim gelüp derd-i derûnum benim

Neyledi görsen bana rûz-ı leyâl ihânet

Tâ’ib sana bağladı dil-i restin ey nigâr

Koyma bu ğamhânede göster cây-ı selâmet10

Gazel

7+7=14’lü hece

Yâ Rab meded kerem kıl vaslın eyle tamâmet ‘Ömrüm hebâ olmadan feth it bâb-ı letâfet

Çün kenz-i lutuf sende hem cürm-i hatâ bende

Râhat kalmadı tende ey sâhib-i kerâmet

Âzâde olmadı cân rencîdedir peykân

Müştak sana ins ü cân ey menba‘-ı ‘inâyet

Ğark oldum nice müddet in ‘âmına bî-‘aded

Kılmadım şükr ü minnet çok bizde kim nedâmet

Tâ‘ib virdi dil sana olsa cihân bir yana

Olsam bir nefes cüdâ senden olur kıyâmet11

Gazel

7+6=13’lü hece

Ey dil-ber-i gül‘izâr sende cemâl ferruh

Pür eylemiş zamîrin Hudâ kemâl ferruh

Bir serv-i sanevberdir kâmetin (ey) meh-likâ

Tûbâ-i behişt-âsâ kaddin nihâl ferruh

Gelmez revişin dile hem tal‘zat ‘ârızın

Çeşm ile ebruvânın olmuş hilâl ferruh

‘İşv‘engîz-i cihânsın bir kerem-i kânsın

‘Adline yok nihâyet çokdur hısâl ferruh

Geldi cihâna Tâ’ib yüz kara güne kâr

İtmedi sana lâyık yokdur a‘mâl ferruh12

Bu gazellerde, hece ölçüsüne göre uygulanan durak yerlerine dikkat edildiğinde ahenge gerçekten çok uygun olduğu, buralarda durmanın okuyuşa ayrı bir güzellik kattığı anlaşılmaktadır.

Gazel aruz ölçüsüyle yazılan bir nazım şekli olmasına rağmen şairin böyle bir uygulamada bulunmuş olması, onun şiirde hem bazı yenilikler yapma isteğinin olduğunu hem de Halk Edebiyatına ilgi duyduğunu gösteren bir başka işaretidir.

Klasik şairlerimizin şiirlerinde atasözü, deyim ve halk ağzına yakın söyleyişlere çokça rastlanmaktadır. Bu husus, divan şiirinin halk kültürü ile nasıl alâkalı olduğunu gösteren bir delildir.13

İbrahim Tâib Divanı’nda da halk söyleyişlerine sıkça yer verildiğini, atasözü ve deyimlerin sıkça kullanıldığını görüyoruz. Bu kullanımlardan aşağıda sadece birkaç örnek yer almaktadır:14

Deyim örnekleri:

Başıma geldi neler derdine düşeli ben

Bâ‘isi nedir ‘aceb cigerim kıldı kebâb           ( Gazel 38/3 )

Varlığın vir râhına serden geçüp her dem-be-dem

Hâkine yüzler sürüp kim özüni dil-dâra tut            ( Gazel

60/3 )

Nâm-ı şânın mahv ile yakdın kavırdın eyle bir

Koymadın bir taşını yıkdın bilürsin resm-i wd         ( Gazel

112/5 )

Hânumânı târ-mâr itdi vücûdum mülkini Göz göre oldı hebâ hısn-ı hisârı gönlümün

(Gazel 233/2 )

(Gazel 245/5 )

( Gazel 284/5 )

Başıma taş yağdırup rüsvây qılma ‘âleme Tâ’ibâ hîç olmasun râz-ı nihânım gitme gel

Tâ’ib sana bel bağlayalı hayli zamândır ‘Ahdine vefâ eyledi îmân içeriden

Atasözü örnekleri:

Her gördügüne bağlama bel olma heves-kâr

Tâ’ib gözün aç                           ( Müstezat 84/5)

Çek nebâtı bî-bahta eyle nazar dir ehl-i dil

Hîç kim köksüz olan tutmaz binâ dirler esah ( Gazel 100/2 )

Mâ-taqaddümden meseldir söylenür Tâ’ib hemîn

Kesme ümîdin umûrun Hâlik-ı Ğaffâra tut      ( Gazel 60/5 )

2.1. İbrahim Tâ’ib Divanında Serbest Şiirin İzleri

İbrahim Tâib’in yenilik yapma isteği sadece bununla sınırlı değildir. Şair, ikinci divanında yazdığı bir gazelinde çok farklı bir yöntem denemiştir. Gazel kafiyesiyle yazılan bu manzume aruz kalıplarına uymamaktadır. Şiir hece ölçüsüne de uygun yazılmamıştır. Kafiyeli dizeler 18 hece, diğer dizeler ise 14 hecedir.

Gazel

Dîdâr-ı ‘işve gerek ziyâdır ziyâdır ziyâdır ziyâ

Ruhsâra virsem envâr revâdır revâdır revâdır revâ

Ey hâl-i çîn ü huten v’ey rûyı zülf-i semen

Sen mâha gönül virmek sezâdır sezâdır sezâdır sezâ

Dil-dâra bağlandı çün dil ü cân rûz-ı ezel

Dersin tutmayan andan cüdâdır cüdâdır cüdâdır cüdâ

Meyl itme bu kevne kim sebâtı yokdur anın

Bâkî degil cihân kim fenâdır fenâdır fenâdır fenâ

Tâ’ib hazer kıl sakın yaklaşma hemân ‘aşka

Hergiz düşen kurtulmaz belâdır belâdır belâdır belâ15

İkinci divandaki müstezatların bazılarında kısa mısralar genelde ölçüye uygun değildir, serbest yazılmıştır.

Müstezat

Mef‘ûlü Mefâ‘îlü Mefâ‘îlü Fe‘ûlün

Bülbül ne fiğân eyledin ötme seher olsun

Ey dil-i şeydâ

Minkâr-ı gülün subha visâl bir eser olsun

Esdikce sabâ

Ol ğoncaları çâk-i girîbân-ı edeble

Gûyâ ki sebeble

Feyz-i ezelî Hak yitirüp nev-semer olsun

Bu bâğda hüveydâ

‘Âşık ne çeker zelzele-i bâğ-ı vücûdda

Ol seyr-i derde

Mahbûb görünmez gözüne ger kamer olsun

Ger misl-i ‘ankâ

Tâkat mı kalur kim teni nâ-çâre de bilmem

Dir bezmine gelmem

Hasretle geçer ‘ömr-i firâvân ger olsun

Bir ‘âşık-ı yektâ

Tâ’ib sana dil vireli hayli zaman oldı

Bu gözleri toldı

Kanlı yaş ile Dicle ve cisr ü kemer olsun

Hâk ile bir mâ16

Müstezat

Mef‘ûlü Mefâ‘îlü Mefâ‘îlü Fe‘ûlün

‘Ömrümi günâh eyledi ol ğamzesi Tâtâr

Hem var mı târâc

Dâğ üzre urup dâğ-ı sitem sîneme tekrâr

Lokmâna ‘ilâc

Virmedi zihî derd-i dile itmedi dermân

Kılmadı merhem

Vuslat günini eylemedi ‘âşıka ‘iş‘âr

Ol vech-i sirâc

Nâlân iderek hâsılı bu dâr-ı fenâda

İtdi piyâde

Hûn-âb-ı ‘urûkumda komadı hele îsâr

Eyledi ihrâc

Âyâ nice bir cevr ü sitem-bârını yârin

Firkât-ı nârın

Çekmeye müdâm bende ne tâkat kalur ey yâr

Sen virme revâc

Ey murğ-ı gönül virme ser-i zülfüni bâda

Nûş ide gör bâde

Her gördügüne bağlama bel olma heves-kâr

Tâ’ib gözün aç17

İkinci divandan alınan bu müstezatlar, biraz serbest müstezatı andırmaktadır. Bu durum şairde batı şiiri etkisini hissettirmektedir.

İbrahim Tâib’in şiirlerinde görülen bu şekil farklılıklarının yanında muhtevada da divan şiiri geleneklerinin dışına çıkma isteği ve çabası dikkati çekmektedir.

Divan şiirinde görülen âşık-maşuk-rakip ilişkisinde, sevgili âşığa hiç yüz vermez sürekli rakibin samimiyetsiz sözlerine aldanır, bu yüzden âşık sürekli kan yaş içinde, gözyaşları sel olmuş vaziyette ağlar.18 Bu, şairin gazellerinde de görülen genel bir durumdur; ancak bir gazelinde şair, âşığı sevgiliye kavuşturmuştur, âşık âdeta rakipten intikamını almıştır, rakip perişan durumdadır, âşığa mağlup olmuştur.

Gazel

Ğam ne lâzım dil-ber-i ra‘nâyı gönül buldı ya

Ğam-keşânlıkdan berî olup merâmım oldı ya

Şâd idüp dil mülkini âğûşa bend itdim anı

Sen görüp bu hâlleri nakş-ı cemâlin soldı ya

Hamdülillâh gözlerim gördi serâsim oldığın

Eşk-i seyl-âbın hele kan ile ey dil toldı ya

Andan izinsiz bugün hem-dem idim yâr ile ben Ol raqîb hüsn eyleyüp sâçın sakalın yoldı ya

Rağm ile pinhân iderdin bana râzın niceden

Fehm idüp ‘âlem senin Tâ’ib işin toyladı ya

Görüldüğü gibi bu gazelde İbrahim Tâib büyük bir yenilik yapmış, Divan şiirindeki âşığı sevgiliye kavuşturmuştur.

SONUÇ

İbrahim Tâib, her iki divanında da ağırlıklı olarak Divan şiiri geleneklerine uygun şiirler yazmasına rağmen, bazı şiirlerinde birtakım değişikler denemiştir.

Birinci divanda koşma tarzında şiirler, ikinci divanda hece ölçüsüyle gazeller ve ölçüde serbestliği andıran manzumeler yazmıştır. Ayrıca bir gazelinde muhtevada da yenilik yapmıştır.

Şair, şiirlerinde halk söyleyişlerine önemli ölçüde yer vermiş atasözü ve deyimleri sıkça kullanmıştır.

Bu durum, İbrahim Tâib’in halk şiiri geleneğine ilgi duyan, yenilik yapmak isteyen ve yeniliklere açık bir şair olduğunu göstermektedir.

Divan ve halk şairleri zaman zaman birbirlerine ait unsurlardan yararlanmış, müşterek tarzda da eserler vermişlerdir.

KAYNAKÇA

DİLÇİN, Cem, (1997), Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara: TDK. Yayınları.

ELÇİN, Şükrü, (2004). Halk Edebiyatına Giriş, Ankara: Akçağ Yayınları.

ERASLAN, Kemal, (1993), Alî-Şîr Nevâyî Mîzânu’l-Evzân, TDK. Yayınları, Ankara.

GÜNDÜZ, Erol, (2009), İbrahim Tâib Divanı (İnceleme-Metin),Selçuk Ünv.

SBE

Konya: Yayınlanmamış YLT.

İPEKTEN, Haluk, (2007), Eski Türk Edebiyatında Nazım Şekilleri ve Aruz,

İstanbul: Dergâh Yayınları.

KURNAZ, Cemal, (1997), Türküden Gazele (Halk ve Divan Şiiri Müşterekleri

Üzerine Bir Deneme), Ankara: Akçağ Yayınları, s.XII.

ŞENTÜRK, Ahmet Atilla, (1995) Klasik Osmanlı Edebiyatı Tiplerinden Rakîb’e

Dair, İstanbul, s. 42.

Selçuk Üniversitesi/Seljuk University

Edebiyat Fakültesi Dergisi / Journal of Faculty of Letters

Yıl/ Year: 2009, Sayı/Number: 16, Sayfa/Page: 95-101


8

Cemal Kurnaz, Türküden Gazele (Halk ve Divan Şiiri Müşterekleri Üzerine Bir Deneme), Ankara 1997, s.xıı.

9

Erol Gündüz, İbrahim Tâib Divanı (İnceleme-Metin),Selçuk Ünv. SBE Basılmamış YLT, Konya 2009, s.59,60.

10

Erol Gündüz, age.,s.185.

11

Erol Gündüz, age.,s.186.

12

Erol Gündüz, age., s.205.

13

Cemal Kurnaz, age., s.113.

14

Beyitler şairin ikinci divanından alınmış olup, beyit numaraları bizim tarafımızdan hazırlanan doktora tezine göredir.

15

Erol Gündüz, age., s.149.

16

Erol Gündüz, age., s.194.

17

Erol Gündüz, age., s.205.

Comments powered by CComment

More articles from this author

Hoparlörü tıklayıp seçtiğiniz alanı dinleyebilirsiniz Powered By GSpeech