Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazdığı ve 1912 yılında basılan bir romandır. Romanda bulunan karakterlerden biri olan İrfan Galip bulunduğu ortamdan memnun olmayan, edindiği bilgileri başkaları üzerinde uygulayan, ailesi ve özellikle Türk kadınlarından şikâyetçi biridir. Bu sebeple kendisine uygun birini bulacağını düşünmez ve evlilik konusunda karamsar fikirleri benimser. Romanda Halley Kuyruklu Yıldızı’nın dünyaya çarpacağı tüm mahalle sakinlerinin muhabbetlerine konu olmuş, onların sıradan yaşamlarına biraz olsun farklılık katmıştır. Halkın bu konuda fazla bilgiye sahip olmadığını gözlemleyen İrfan Galip, onları bilgilendirmek amacıyla bir konferans düzenlemeye karar vermiştir. Fakat sanıldığı üzere bu konferans bilgi vermek amacında değil İrfan Galip’in düşüncesine göre kadınlardan öç almanın tam sırasıdır. Bu konferanslar esnasında kim olduğunu bilmediği birinden gelen mektup onun düşüncelerini değiştirmeye başlar. İkinci konferansta İrfan’ın kıyamet sahnesini anlattığı sırada, önceden hazırladığı küçük oyun sahnelenir. İşte bu konferansta Emeti Hanımın gördüğü ve hayran kaldığı biri vardır. Bu kişi İrfan’ın kulağına gittiğinde İrfan mektuplaştığı gizemli kişinin bu güzel olabileceğini düşünür. İrfan mektuplaştığı kişi hakkında kötü söylentiler duyar fakat buna rağmen söylentiler evlenmekten vaz geçiremez. Evlendiği kişi konuştukları ilk gece felsefe ve bilim hakkında uzun uzun konuşur. Asıl amacı kadınların öcünü almaktır ve bunun için bir oyun yapar fakat yaptığı oyunun sonucunda İrfan’ın onun için ideal bir koca olduğu kanısına varır.
İrfan karakteri gururlu, meşhur olma sevdasıyla yanıp tutuşan biraz da kibirli biridir. Kendisini yaşıtlarına karşı daha üstün görür ve onlara adeta acıyan gözlerle bakar. Hiçbir şeyden memnun olmayan, hayata karamsar bakan ve İstanbul halkının cehaletinden şikâyetçi biridir.
Diğer bir ana karakterimiz Feriha Davud ise kendisinin de deyimiyle ‘’Kadın doğduğuna meyus bir zavallı’’. Spora ve astronomiye meraklı, dışarı çıkmayı seven biridir. Özgürlükçü kişiliği kimsenin himayesi altında kalmak istemez.
Romanın diğer karakterleri olan mahalle halkı araştırmayı sevmeyen, her duyduğuna inanan ve cahildir. Bu nedenle onları oyuna getirmek biraz daha basittir. İrfan Galip’in ailesi de benzer özellikleri taşır. Kocasını kaybetmiş annesi hem üzüntülü hem de umutsuzdur.
Romanın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan bahsetmek gerekirse kendisi 1864 yılında İstanbul’da doğmuş 8 Mart 1944’de Heybeliada’da vefat etmiştir. Romanlarında genelde İstanbul halkının günlük yaşamlarından bahseder. Romanları teknik açıdan kusurlu bulunur. Dili sadedir ve çoğu zaman kişileri yansıtmak amacıyla şive kullanır. Bu kitabında da karakterlerin şiveye sahip olduklarını görebiliyoruz.
Toplumun cahilliği, ör yargıları, bencilliği ve özellikle kadın erkek arasında olan eşitsizlik kavramı romanda baş gösteriyor ve trajikomik bir şekilde ele alınan, o dönemlerde çok konuşulan Halley Kuyruklu Yıldızı’nı bizlere anlatıyor. Romanın yazıldığı tarihte çoğu yönüyle yozlaşmış toplumu etkili bir dille eleştiriyor Hüseyin Rahmi Gürpınar. Fakat bu özellikleri hala taşıyan toplum romanın sanki yakın bir zamanda yaşanılmış bir anı olduğunu düşündürüyor bizlere. Yazımı İrfan’ın şu sözleriyle sonlandırmak istiyorum: “Cidden fikirlerinizi aydınlatmaya uğraşanlara sövüp onların iyi, yeni, besleyici, güzel telkinlerini adeta cinayet sayıyorsunuz. Onlar, sizin cahilce kınamalarınızdan korkmasalar, lanetlemelerinizden çekinmeseler, kaç zamandır artık kangrene dönmüş, çürüyüp kokmaya başlamış bu derin gerilik yarasının kaynağını size pek büyük bir açıklıkla gösterecekler...”
Ebrar KADAH