Ahmet URFALI

Ahmet URFALI
2021 yılı UNESCO tarafından “Yunus Emre’nin Vefatının 700. Yılı” olarak ilan edilmişti. Bu münasebetle yıl boyunca devlet kurumları ile kültürel amaçlı sivil toplum kuruluşları çeşitli etkinlikler düzenlemişti. Bu etkinlikler, özellikle yıl sonuna doğru daha bir yoğunlukta işlenmişti.Yunus Emre’nin hayatı, düşünce dünyası, etkileri, önemi gibi pek konu akademisyen, düşünce insanları, yazar ve şairlerce ele alınarak anlatılmıştı. Bütün medya, yine Yunus Emre’yi ayrıntılı bir şekilde tanıtarak ifade etmişlerdi. Salgın nedeniyle kısıtlı bir hayat sürerken bu etkinlikleri evden takip etme imkânı da doğmuştu.
‘’Bütün bu imkânları atlayıp, yaptığım en güzel iş, elma kokulu evleri, buharı üstünde toprakları zikretmek.’’ *
Mustafa Uysal; sevgi ve merhametle donanmış bir yüreğin duyuşlarını, duru Türkçesiyle deyiş hâline getiriyor. O deyişler; bazen bir şiir olup maverai sezişleri sözün doruklarında ak bulutlarla yoldaş oluyor, bazen de bir dervişin diz kırıp boyun bükerek fısıldadığı deruni hikmetlerin sırrını ifşa ediyor.
Read more MUSTAFA UYSAL’IN HİKÂYELERİ Yorum yaz (0 Yorumlar)
Yunus Emre, düşünceleri ve kendisinden sonra gelen takipçileri itibarıyla Türk tefekkür ve edebiyat dünyasında yeni bir çığır açmıştır. Bu çığır; Yunus Tarzı, Yunus Ekolü, Yunus Okulu gibi aynı anlama gelebilecek adlarla açıklanmıştır. Bu fikir ve ülkü, Ahmet Yesevi’den başlayarak Türk hakimiyetinin kurulduğu bütün coğrafyalarda fidandan ulu ağaçlar hâlinde dal budak salmış, güzellikleriyle farklı toplum ve insanların gönüllerinde yer edinmiştir.
1936 yılında Balıkesir, Gönen İlçesi Paşaçiftlik Köyü’nde doğan Şair İbrahim Sağır şiire ortaokul eğitimi aldığı dönemde başladı.Ortaokul Türkçe öğretmeni Haşim Nezihi Okay’ın şiir konusunda yardımlarını gördü. İlk şiiri ‘’Gönül’’, 1953 yılında‘’20. Asır Dergisi’’nde Behçet Kemal Çağlar’ın yönettiği “Genç Şairler” sayfasında yayımladı.
Kültür; bir toplumun tarihi süreç içerisinde oluşturduğu değer, norm, yasa, inanç, ahlak, gelenek, görenek gibi manevi öğeler ile üretim, teknik, beceri, araç-gereç gibi maddi unsurların birleşimidir. Kültür kavramı milletlerin ‘milli’ özelliğidir. Her milletin hayatı anlamlandırması, kavraması ve yorumlaması farklılıklar arz eder. Her topluluk ve milletin kültürü ‘kendine göredir.’ Kültürler; coğrafi şartlar ve iklim özellikleri, insanlarındaki atılım ve girişim şuuru, toplumsal yapısı, üretim ve tüketim gelenekleri, ekonomik şartları, göçler sonucunda büyük yer değiştirmeleri ve şehirleşmeyi sağlamış olmaları bakımlarından kendine özgü hususiyetlerle meydan getirilir. Kültürler, milletler üzerinden kurulur.
İşitin Ey Yarenler adlı Yunus Emre’ye ithaf ettiğim şiir kitabımda Molla Kasım bendinde;
‘’Bir ikindi vaktidir Sakarya’nın Porsuk’u konuk aldığı zaman
Gölgelerin ötesinden gelir sancılı doğuşların müşfik sesleri
Evcil hüzünler dolaşır Anadolu yaylasının duygu arılığında
Muradını alamamış girdaplarda ince sızılar döner durur
Münzevi karanlıkların içinde kaybolur insan çoğu kez
Read more YUNUS EMRE VE MOLLA KASIM Yorum yaz (0 Yorumlar)
‘’Söylememek harcısı, söylemeğin hasıdır
Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır
Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
Halka müderris ise, hakikatte asidir’’ diyen Yunus Emre, bütün insanlığa sevgi diliyle seslenir. Bilgi, sevgi, kanaat ve imanın yoğurduğu; biyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir varlık olan insan, davranış ve sosyal ilişkilerdeki tutumuyla değerlendirilir. İnsanın en temel vasfı, gönlündeki sevgidir. Gönlünde sevgi olmayanlar, insan olma özelliğini kaybederler.Sevgi, insanlara doğuştan verilen bir duygudur. Sevgi topluma huzur ve kardeşliği getiren birleştirici unsurdur.
Destan, sözlü bir edebiyat verimi olarak kadim milletlerin en eski dönemlerinde ortaya çıkmıştır. Destan, milletlerin hayatlarında derin izler bırakmış, büyük yankılar uyandırmış savaş, göç, felaket gibi tarihi bir ortak acıya dayanmakla beraber bir tarih metni değildir. Manzum olarak ozanlar tarafından dillendirilen ve birer edebi özellik taşıyan bu metinler, zaman içerisinde mitolojik, efsanevi, hayali, olağandışı unsurların katılmasıyla bambaşka bir kimlik kazanır. Destan, bir milletin ülküsünü, moral değerlerini, milli vicdanları ifade etmeleri bakımın büyük öneme haizdir. Destanlara bakarak ait olduğu milletin kültürel değer yargılarını, maneviyat ve ruh halini, ortak özelliklerini öğrenmek mümkündür.
Gerçek; var olan şey, var olan şeylerin tümüdür. Varlığı duyularla bilenen, hayâli olmayan şeylere gerçek, gerçek olma durumuna da gerçeklik denilmektedir. Deney ve gözleme dayanan bilgi, gerçeği ifade eder.
Büyü , insanların doğaüstü, normal dışı ve mistik yöntemlerle olağan ve doğal dünyayı etkileyebildiğini öne süren uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan kültürel sistemdir. Büyü, her toplumun önçağlarında gizemli insanlar tarafından etkilemek amacıyla yapılmaya çalışılan uygulamalardır. İnsanlar büyüye korkudan kaynaklanan bir kutsiyet atfetmişlerdir. Etkisi yüksek deyişler, büyülü söz olarak belirtilmektedir.
Read more METİN SAVAŞ’IN ROMANLARINDA ‘’BÜYÜLÜ GERÇEKLİK’’ Yorum yaz (0 Yorumlar)