Özcan TÜRKMEN

Özcan TÜRKMEN
“O kadar zayıftı ki babasının eski kravatlarından kendine elbise yapıyordu. O kadar cimriydi ki evinin yandığı gün telefondan ucuz diye acele gelmeleri için itfaiyeye mektup yazmıştı. O kadar cimriydi ki geceleri ışık yakmadan kitap okuyabilmek için körler okulundan ders alıyordu.”
Evet, ‘Abartının bu kadarına da pes’ diyelim. Diyelim ama abartının ima ettiği gerçeği de göz ardı etmeyelim.
Cimriye/cimriliğe işaret eden Nasreddin Hoca’ya kulak verelim şöyle bir:
Read more NEDEN CİMRİLEŞİYORUZ
Her aile bir krallıktır; oranın yönetimi de her aileye göre farklılık arz eder. Her ailede dört duvarın arasını kimse bil(e)mez. Yapılanlar sadece algı ve yorumdur.
Bizim özellikle bu konuda üzerinde duracağımız husus da tamamen bizi bağlar. Bilgimiz, görgümüz, tecrübemiz, ilgimiz … ile sınırlıdır söyleyeceklerimiz:
Aile, kurallarla oluşan bir bütündür. Kurallardan sapmalar, çatışmalara sebep olur. Çatışma(lar)ın yönetimi becerisi ailedeki iletişimin sağlıklı yürütülüp yürütülmemesine göre şekil değiştirir.
İletişimin sağlıklı yürümesi için hemen aklımıza geliveren, hemen hepimizin sıklık başvurduğu hususları şöyle sıralayabilirim:
Çözüm için uğraşırken çözülecek konu üzerinde yoğunlaşır, benzer ya da başka konuları (problemleri) bu seferlik öteleriz.
Davranışları(mızı) ayrıntılı olarak ele alırız.
Read more AİLE İÇİ İLETİŞİM
‘Aynı evde birlikte yaşayan; en küçüğü karıkocadan; daha genişi anne, baba, çocuk, akraba ve yakınlardan meydan gelen topluluk, ev halkı …’ olarak kullanılan aile kavramı, ‘aynı soyan gelenlerin bütünü’, ‘kan bağıyla ve evlenmelerle birbirine bağlı olanların meydan getirdiği topluluk’, ‘eş, zevce’, ‘aralarında kan bağı yerine manevi bağ, amaç ve düşünce birliği bulunan kimselerin meydana getirdiği topluluk’, ‘temel özellikleri ortak olan varlıkların meydan getirdiği topluluk’ olarak da kullanılmaktadır.
Beni tanıdığını, beni anladığını biliyorum. Sana güvenerek içimden geleni seslendirmek istedim:
Hayat bu, kimi ağlar kimi güler; sen gülümse öğretmenim. Özün güldükçe yüzün gülüyor. Her gülüşün bin ilaca bedel...
Hareketlerimizin en kalıcısı nezaket... Her zamanki gibi kibar ol öğretmenim.
Hem hatıralarımda yaşıyorsun hem hatıralarımı yaşatıyorsun. Davranışlarınla terbiye et öğretmenim.
Read more SEVGİLİ ÖĞRETMENİM
“Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” diyor Karacaoğlan.
Ölüm ve yoksulluk bugünlük bir kenarda dursun; ayrılık üzerine akleyleyelim biraz şöyle:
Başka anlamları olsa da en çok “Birinden uzak düşme, firak, firkat” olarak kullanıldı, ‘ayrılık’.
Filizlenen umutların kırılışıydı, meçhule gidişti, âşıkların bağrından kopan yanık sesti ayrılık. Aklımızdaydı, yanımızdaydı hep ayrılık.
Üzerine ne ağıtlar yakıldı, ne şiirler yazıldı ….
Read more AYRILIKVirüs belası, darmadağın etti duygumuzu da düşüncemizi de. Hasta mıyız, vak’a mıyız, potansiyel bulaştırıcı mıyız tam kavrayamıyoruz.
Daha çok alıngan, daha çok incinmiş, daha çok kaygılı, daha çok gücenmiş gibiyiz bu mevsimde sanki.
Read more İŞTE ÖYLE BİR ŞEY
Gurbetteyseniz “yurt, vatan, memleket, il, el, diyar” dense doğup büyüdüğünüz ve özlediği yer “sıla”, “sıla özlemi”, “sıla-i rahim/sılayırahim” kavramları gelir aklımıza hemen. Bunların karşılığını tam bilemeyebiliriz ama aynı duyguyu taşarız hepimiz çoğu zaman.
Suat Sayın’ı o güzel şarkısındaki
“Sevmek korkulu rüya
Yalnızlık büyük acı
Hangi kapıyı çalsam
Karşımda buruk acı” ifadeleri, hemen delip geçer içimizi.
Read more SILAYIRAHİM
Türk milletinin ve Türk gençliğinin yolu, ancak, Atatürk’ün çizdiği yoldur.
Ondan sapmış olanlar, Atatürkçü olamazlar. Atatürk’ü boş yere maske olarak kullanmaktan vaz geçmelidirler ...
Aksi halde tarihin huzurunda bunun hesabını ağır ödeyeceklerdir.
Atatürkçülük dışında milletimize hiçbir yol gösterilemez; aranamaz. Bu yol ki namuslu, mutlu, uygar ... Türkiye’ye çıkmaktadır.
Atatürkçülük Atatürk’ün savaşından, inkılâplarından, düşüncelerinden ... çıkan ilkeler ve ülküler bütünüdür.
Read more ATATÜRKÇÜLÜK
“Kaynana çaydanlık gibidir fokur fokur kaynar. Gelin demlik gibidir sinsi sinsi demlenir. Oğlan bardak gibidir; bir gelin doldurur bir de kaynana. Görümce çay kaşığı gibidir; arada bir gelir ortalığı karıştırır. Çocuk şeker gibidir ortalığı tatlandırır. Kayınpeder de çay tabağı gibidir okkalıca oturur” ifadesine sosyal medyada siz de rastlamışsınızdır eminim.
Günümüzde gittikçe daralan, gittikçe küçülen aile yapımızda bunu nasıl değerlendirirsiniz bilemiyorum. Ebesinden dedesinden herhangi bir sebeple bir arada değil de ayrı büyüyenlerimiz, bunu nasıl yorumlar onu da tam kestiremiyorum.
Read more EBEM
“Kaynana çaydanlık gibidir fokur fokur kaynar. Gelin demlik gibidir sinsi sinsi demlenir. Oğlan bardak gibidir; bir gelin doldurur bir de kaynana. Görümce çay kaşığı gibidir; arada bir gelir ortalığı karıştırır. Çocuk şeker gibidir ortalığı tatlandırır. Kayınpeder de çay tabağı gibidir okkalıca oturur” ifadesine sosyal medyada siz de rastlamışsınızdır eminim.
Günümüzde gittikçe daralan, gittikçe küçülen aile yapımızda bunu nasıl değerlendirirsiniz bilemiyorum. Ebesinden dedesinden herhangi bir sebeple bir arada değil de ayrı büyüyenlerimiz, bunu nasıl yorumlar onu da tam kestiremiyorum.
Read more EBEM