- HULUSİ GEÇGEL tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Kültür kelimesi insan faaliyetlerinin en incelikli olanlarına verilen ad olarak ifade edilmektedir (Eagleton, 2016, s. 9). Bu kavram, Klemm tarafından uygarlık kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır (Güvenç, 2015). Tylor, kültürü; bireyin toplumun bir ferdi olarak kazandığı bilgi ve becerilerin tümü olarak ifade etmiştir (Güvenç, 2015; Wulf, 2015; Eagleton, 2016). Bozkurt (2007, s. 91) kültürün, insanların davranışlarını kontrol eden bir anlayış olduğunu ifade etmektedir. İnsanlar, kültür yoluyla insan olduklarını anlayabilirler (Wulf, 2015, s. 142). Parekh (2002) kültürün tarih içerisinde insanın yarattığı bir anlam, inanç ve gelenek, görenek sistemi olduğunu ifade etmektedir. Kymlicka (2015) ise kültürü tanımlarken çok uluslu yapılardaki çokkültürlülük kavramını kullanmaktadır. Kültür, tarihsel süreçler boyunca biçimlenmiş yaşam tasarımları olarak belirtilmektedir (Billington vd., 2015). Her toplumu kendi değerleri içerisinde sınıflandırmak mümkündür (Şişman, 2014, s. 4). Gökalp (1975, s. 27), kültürü hayatların ahenkli mecmuası olarak tanımlar. Kültür her topluma özgüdür (Kafesoğlu, 1997: 16). Bununla beraber kültür kavramıyla ilgili alanyazında birçok araştırma yapılmıştır (Güvenç, 1984; Tural, 1988; Turhan, 1997; Kağıtçıbaşı, 2000; Bock, 2001; Hofstede, 2001; Kağıtçıbaşı, 2000; Kottak, 2001; Haviland, 2002; Emiroğlu ve Aydın, 2003; Smith, 2005; Çukur, 2007, Beşirli, 2010; Ünlü, 2012; Erkenekli, 2013; Okur, 2013; Göktolga ve Gündoğmuş, 2015; Uygur, 2018). Bu araştırmalarda kültürün tanımından yola çıkarak insan hayatındaki öneminden bahsedilmiştir.
- Edebiyat Dunyamız tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Büyük Türk Imparatorlugunu, 840 yilindan itibaren devralmaga baslayan Karahanlilarin 1212 (1240) yillarina kadar devam eden hanedanligi esnasinda en önemli ve muhakkak ki dünya tarihinin seyrini degistiren büyük hadise Türklerin Islam dinini kabul etmis olmasidir. 940 yili civarinda Karahanli hükümdari Satuk Bugra Han zamaninda vuku bulan bbu dünya çapindaki hadise, dünya üzerindeki büyük tesiri dercesinde Karahanlilar arasinda da destani bir havaya bürünmüs ve Satuk Bugra Han etrafina gelisen bir destan meydana gelmistir.
- Edebiyat Dunyamız tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Yağız al atını çektirdi, sıçrayıp bindi. Alnı beyaz aygırına Dündar bindi. Kazan Bey’in kardeşi Kara Göne bindi. Beyaz büyük cins atım çektirdi. Bayındır Han’ın düşmanı yenen Şîr Şemseddin bindi. Parasarın Bayburt Hisarı’ ndan fırlayıp uçan Beyrek boz aygırına bindi. Yağız al atlı Kazan’a keşiş diyen Bey Yigene doru aygırına bindi. Saymağa kalksam tükense olmaz, kudretli Oğuz beyleri bindi, Ala Dağa alaca asker ava çıktı.
- M. S E P E T Ç İ O Ğ L U tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Milli Türk Destanlarının eri önemlilerinden ve en ünlülerinden biri olan Oğuz Kağan Destanı, eski kaynaklarda, Oğuznâme adı verilen bir eserde kayıtlı olarak gösterilmektedir. Fakat Oğuznâme’yi bugüne kadar gören olmamıştır.
Oğuz Kağan Destanının bugün bilinen söylenişi iki ayn ve değişik şekilde yazılıdır. Birincisi îslâmiyetten önceki döneme ait söyleniş şeklidir. Bu şeklin yazılısı Uygur Harfle-riyledir. Bu yazılı metin Paris'te, Millî Kütüphanededir.
Yorum yaz (0 Yorumlar)- N.S e petçioğlu tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Şu Kalesi, Balasagun yakınlarında, genç bir Hâkan olan Şu tarafından yapılmış bir kaleydi, fakat Hâkanın sarayı Ba-lasagun'da idi. Kalede ve Balasagun'da, o çağların en güçlü, en büyük ordusu bulunuyordu. Şehir zengindi. Öyle ki, her gün, Şu Hâkanın sarayının önünde, ordu beğleri için 365 nöbet vurulurdu.
Bu sıralarda, bir adına da Zülkarneyn denilen Makedonya Kralı İskender ünlü Doğu seferine çıkmış, Ön Asya'dan İran içlerine doğru önüne neresi gelmişse ordusunu yenmiş ülkesini ellerinden almıştı. İskender Semerkand'e kadar gelmiş burayı da geçip Türklerin yaşadığı ülkelere doğru ilerlemişti.
Yorum yaz (0 Yorumlar)- Necati S e pet çioğlu tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Yaradılış Destanından sonra bilinen ilk büyük ve millî Türk Destanı Alp Er Tunga Destanıdır. Fakat bu destanın, hattâ özeti hakkında dahî kesin bilgiler edinilmiş değildir; çok eski çağlarda ve Türk Boyları arasında böyle bir destanın söylenmiş olduğu, bilinmeyen sebeplerden, belki de bu destanlardan sonra çekirdeklenmeye başlayan ve daha etkili bir şekilde.Türk Boylarını coşturan destanlar, özellikle Oğuz Kağan Destanının etkisiyle unutulmağa başlamış olabileceği varsayımını kabul etmek zorundayız.
- İdil ÇELİKER tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
İlk konaklama yerimiz olan Giresun’daydık. Otelin dış cephesi ayna ile kaplı idi. Yansıyan günbatımı ışıltıları adeta ruhumda renkleniyordu. Grup arkadaşlarımız dinlenmeye gitti. Biz ise gurubu seyrettik.
Odamız terasa bakıyordu ve huzur bulduğum deniz ufuklara uzanmıştı, ben de yatağa göz ucuyla uzanıp, elveda demek zorunda kaldım. Yemek vaktiydi.
Yorum yaz (0 Yorumlar)- Edebiyat Dunyamız tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
OĞUZ zamanında Usun Koca derler bir kişi var idi, ömründe iki oğlu var idi. Büyük oğlunun adı Eğrek idi. Cesur, deli80, güzel yiğit idi. Bayındır Han'ın sohbetine ne zaman istese getirdi. Beyler beyi olan Kazan'ın divanında buna hiç kapı baca yoklu. Beyleri çiğneyip Kazan'ın önünde otururdu. Kimseye iltifat eylemezdi.
Meğer hanım gene bir gün beyleri çiğneyip oturunca. Ters Uzamış derlerdi Oğuz'da bir yiğit var idi, der: Bre Usun Koca oğlu bu oturan beyler her biri oturduğu yeri kılıcı ile, ekmeği ile almıştır, bre sen baş mı kestin kan mı döktün, aç mı doyurdun, çıplak mı donattın dedi.
Yorum yaz (0 Yorumlar)- Ömer SEYFETTİN tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
VAPUR dopdoluydu. Son düdük öttü. İki yandaki çarklar, dar kafeslerinde birden uyanan alışkın ve müthiş deniz aygırları gibi, hiddetli bir gürültü çıkararak, kımıldandı. Bütün vapur hafifçe sarsıldı. Hava gayet güzeldi. Kadıköy'e gidiyorduk. Sonu leylak renkli sisler içinde eriyen Marmara'nın kubbeli, ince minareli, uzun ve uyumuş ufuklarında, büyük ve beyaz kenarlı bulutlar, parçalanmış köpük dağları halinde yavaş yavaş büyüyor, dağılıyor, toplanıyor, derin çukurlarında, yüksek tepelerinde morluklar, koyu mavilikler birikiyordu. Haziranın yakıcı güneşi, vapurun, dumanlardan ve yağmurdan esmerlenmiş tentelerine düşüyor, bazı duran ve yine birden esmeye başlayan kararsız rüzgârı sanki ılıklaştırıyor, sanki ona sarhoşluk verici, hareket ettiren şuh ve fettan bir şey katıyordu.
- Edebiyat Dunyamız tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Bir gün, arslan kurt ve tilki avlanmak için dağa çıkarlar. Avlanırken geniş arazide daha çok av yakalamak için birbirlerine yardım etmek için aralarında sözleşirler.
Aslanın kurt ve tilkiyle arkadaşlık yapmak zoruna gitse de, yoldaşlığını ikram ve lutuf olarak görür.
İşleri rast gider. Bir yaban öküzü, bir dağ keçisi, bir de tavşan avlarlar. Avlarını kanlar içerisinde sürükleyerek ağaçlık bir su başına getirirler. İyice yorulmuşlar ve acıkmışlardır. Özellikle kurtla tilkinin, ağzının suyu akmaya başlar, paylarını bir an önce almanın hırsı içerisindedirler.
Yorum yaz (0 Yorumlar)- Edebiyat Dunyamız tarafından yazıldı.
- Kategori: Öykü/Roman Seçkileri
Mecnun Leyla’sının köyüne gitmek için, dişi bir deveye bindi. Bir süre yol aldı. Mecnun’un tek derdi, bir an önce Leyla’sına kavuşmaktı. Dişi deve ise, geride bıraktığı yavrusunu düşünmekteydi ve onun tek derdi ise, geriye dönmekti.
Mecnun bir an dalıp gitse, elinden yuları gevşetse, deve bunu hisseder ve geriye döner geldikleri köye yani yavrusunun olduğu yere doğru giderdi.
Yorum yaz (0 Yorumlar)