Welcome to Edebi Medeniyet : Ebedi Medeniyet   Hoparlörü tıklayıp seçtiğiniz alanı dinleyebilirsiniz Welcome to Edebi Medeniyet : Ebedi Medeniyet Powered By GSpeech
(Okuma süresi: 2 - 3 dakika)
Bunu okudun 0%

asik edebiyatina dair

asik edebiyatina dair
Aşık edebiyatı temsilcilerinin yetiştikleri sosyal çevre ile ilgili araştırmalarda farklı tasniflerle karşılaşırız. Bu farklılık, aşıklık geleneği içinde yetişen sanatkarların belli bir toplumsal tabaka ile sınırlı olmamaları, dönemlere ve bölgelere göre farklı eğilimlere sahip bulunmaları sonucunu doğuran karmaşık bir yapı arz etmelerinden kaynaklanır.

Türklerin Anadolu' da kurdukları yerleşik medeniyet içinde beliren yerleşim birimlerini ana hatlarıyla köy ve şehir olarak iki grupta incelemek mümkündür.

  • Şehirlerde yetişen aşıklar, çeşitli kültürel ortamların ve kurumların etkisinde kalmışlardır. Bu aşıkların bir kısmı, köklü bir öğrenim görmemekle birlikte medrese çevrelerinden uzak kalmamışlar, klasik edebiyata ve müziğe az çok aşina olmuşlardır. Şehrin ileri gelenlerinin, varlıklı insanların konaklarındaki sohbetlerde bulunmuşlardır. Şehir hayatının sunduğu imkanlar ve kendi yetenekleri ölçüsünde bu kültürel ortamdan yararlanmışlardır. Şehir çevrelerinde yetişen aşıklardan kimileri, kahvehane eksenli bir sanat atmosferi içinde yoğrularak halkla birebir ilişkiyi daha canlı tutmaya çalışmışlardır.

  • Köylerde yetişen aşıklar, iki ayrı sosyal yapının içinden gelmektedirler. Bu aşıklardan bazıları göçebe veya yarı göçebe olarak yaşamlarını sürdürürler. ''Konargöçer'' biçiminde de adlandırılan bu gruptaki şairlerin ürünlerinde tabiat, ağırlıklı bir yere sahiptir. Diğerleri ise yerleşik hayatı benimsemiş, öncekilere göre şehir hayatıyla daha yakın bir temas kurmuş olan şairlerdir. Köylerde yetişen aşıklar, geçmişte klasik edebiyat ve aruz vezninin, günümüzde ise modern edebiyatın ve buna bağlı nazım şekillerinin etkisinden oldukça uzaktırlar.

Yetiştikleri sosyal çevre ne olursa olsun, aşıkların hayatında mesleğe yönelişlerinden ustalık derecesine ulaşıncaya kadar belli bir yetişme ve olgunlaşma süreci söz konusudur.

  • Rüya Görme, Bade İçme

Aşık edebiyatı içinde rüya ve bade motifleri, bir takım efsane, rivayet ve hikayelerin etkisiyle abartılı yönleriyle sunulmuş, bu sunuluş biçimi, aşıkların hayatı ile ilgili olarak gerçek olanla olmayan noktasında bir takım karışıklıklara sebep olmuştur.

Aşıkların hayatında rüya olgusu elbette vardır. Her insan gibi, aşık adayları da çeşitli faktörlerin etkisiyle rüya görürler. Rüyada bir sevgili ile karşılaşabilirler. Bir bilge kişiden nasihat dinleyebilirler. Hatta gerek sözlü gelenek yoluyla, gerek yazılı eserden okudukları, bilinçaltında günlerce muhafaza ettikleri biçimiyle bu idealize edilmiş rüyanın bazı unsurlarını görebilirler. Uyandıklarında bu rüyanın etkisinde kalabilirler.

Yakın geçmişte ve günümüzde yaşayan aşıklara rüyalarında peygamber, Hızır, pir, aşık veya bir kız tarafından bade sunulduğu, kimilerinin kendilerine sunulan bardak veya kadehteki sıvıyı içmelerine karşılık kimilerinin içemedikleri anlatılır.

  • Mahlas Alma

Aşık edebiyatı temsilcileri, mutlaka şiirlerinde kullandıkları bir isme sahiptirler. Mahlas olarak adlandırılan bu ikinci/takma isim, çeşitli yollarla edinilir. Bunlardan en yaygını aşık adayına ustası tarafından verilenidir.

Aşığın genellikle şiirinin son dörtlüğünde mahlasını anması, gelenek temsilcileri ve halk arasında ''tapşırma'' olarak adlandırılmaktadır.

  • Saz Çalma

Aşıklar manzum ürünlerini genellikle saz eşliğinde sunarlar. Şiirlerin belli bir ezgi ile dinleyiciye aktarılma mecburiyeti, aşıkların saz çalmayı öğrenmelerini de zorunlu kılmıştır. Aşıklık geleneği içinde ve halk arasında saza kutsallık atfedilmiştir. Saz çalabilen aşıklar, diğerlerinden daha fazla itibar görmüşlerdir.

Aşıklar saz çalmayı genellikle ustalarından öğrenirler. Saz ustası ve söz ustası farklı olan aşıklar da mevcuttur.

  • Çıraklık Eğitimi

Aşık adayının yetişmesi sırasında en çok başvurulan yollardan biri, çıraklık eğitimidir. Genellikle ilk gençlik, veya gençlik yıllarında olmakla birlikte, daha ileri yaşlarda da örneklerine rastlanan bu eğitimin amacı, gelecek kuşaklar arasında geleneğin yaşatılmasını sağlamaktır.
 
Usta-çırak ilişkisi, karşılıklı saygı ve sevgiye dayanır. Usta, kendi tarzını sürdürecek bir meslektaşını yetiştirmenin gururunu ve heyecanını yaşarken çırak, kendini kanıtlamış bir aşığın yanında yetişmenin ayrıcalığını hisseder ve bununla övünür.
 
Çıraklı eğitimi, ustanın teorik bilgileri adaya aktarmasından çok, adayın icra sırasında ustayı dinlemesi ve izlemesi esasına dayanır. Bunun gerçekleşebilmesi için çırak, ustanın sanatını icra ettiği her ortamda bulunmaya çalışır. Onun dinleyicilerine hitap şekli, hikaye anlatma üslubu, saz eşliğinde şiirlerini sunuş biçimi, saz çalma tekniği, ezgiyi oluştururken izlediği yol, bütün bunlar çırağın yakından takip etmesi gereken konulardır. Usta, çırağın belli bir seviyeye geldiğini inandığı zaman onun saz çalıp şiir söylemesine fırsat tanır. 

Comments powered by CComment

More articles from this author

Hoparlörü tıklayıp seçtiğiniz alanı dinleyebilirsiniz Powered By GSpeech